Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

1 Ekim 1949: Türk İslam Yurdu Doğu Türkistan’ın Ateist Kızıl Çin tarafından işgali

Doğu Türkistan, Kızıl Çin’in

Doğu Türkistan, Kızıl Çin’in batıya mütevvecih genişleme politikasının yolu üzerinde olup emperyalist gayelerinin tahakkukunda mühim bir vasıtadır. 200 yıllık tarihi olaylar bunu ispatlamaktadır. Kızıl Çin için bu derece mühim bir mevkide bulunan Doğu Türkistan’ın her şeyden evvel emin bir ülke haline getirilmesi, bu maksatla tam manasıyla Çin’e bağlanması ve burada yaşayanların süratle Çinlileştirilmesi gerekirdi. Bu gerekçe ile Doğu Türkistan’da takip edeceği Çinlileştirme politikasını, zamanın ağır temposuna terk edemezdi. Her ne pahasına olursa olsun süratle neticeye ulaşmalıydı. Bir taraftan Sovyet Rusya’nın desteğini, diğer taraftan dünya politikasına hakim güçler tarafından ses çıkarılmayan komünist Çin kuvvetleri Doğu Türkistan’ı istila hazırlıklarına başlamış oldular.

Doğu Türkistan’da gayri insani tedbirler ve insana dehşet veren korkunç bir icraat başladı. Türklerin top yekün imhasını hedef alan. Tarihte misli görülmemiş bir toplu imha (genosit) politikasını takibe girişti.

1944 yılında kurulan Müstakil Doğu Türkistan Cumhuriyeti. Sovyet-Çin işbirliği neticesinde yıkıldıktan sonra 15 Haziran 1946 tarihinde general Ciang -Ci-Cung başkanlığında bu karma hükümet kurulmuştur. Fakat Doğu Türkistan halkı kendilerinden birinin hükümet reisi olmasını istiyordu. Bunun içinde yer, yer isyanlar oluyor ve Doğu Türkistan halkı her fırsatta Çinlilere ve onların evlerine baskın yapıyorlardı. Sovyetler Birliğinin bu durumdan kendi menfaatleri için istifade edebileceğini düşünen Milliyetçi Çin hükümeti ister istemez 19.5.147 tarihinde Dr. Mesut Baykozi beyi Doğu Türkistan Eyalet Hükümetinin Reisi olarak kabul etmek zorunda kaldı. Dr. Mesut Baykozi hükümeti 17.8.1948 senesine kadar devam etmiştir. Bu tarihten itibaren Milliyetçi Çin hükümeti General Ciang-Ci-Cung’un tavsiyesine bakarak Dr. Mesut Sabri Beyin yerine Burhan Şehidi’yi reisliğe atamıştır.

Burhan Şehidi’nin Doğu Türkistan Genel Valisi olarak tayin edilmesinden sonra Kıt’a Çin’de Çang-Kay-Şek’in ordusunu mağlup eden Kızıl Çin birlikleri 13 Kasım 1949 günü Doğu Türkistan’ın Kumul şehrini işgal edip buraya yerleşmişlerdir. 1949 Kasımında ise uçaklarla Doğu Türkistan’ın diğer şehirlerine sevk edilmişlerdir. Böylece, dünya tarihi en iğrenç bir istila hareketine şahit oluyor ve Rusların öteden beri haince takip ettikleri ikiyüzlü politikaları, bu istilaya seyirci kalıyordu.

Doğu Türkistan’ın fiilen işgalini müteakiben ilk iş olarak Pantürkist, Panislamist, aşırı milliyetçi, Amerikan uşağı, Çang Kay-Şek casusu, ağa, eşkıya, zorba ve burjuva gibi çeşitli bahanelerle itham ettiği memleket münevverlerini tasfiye etmeye başladı. Bu tasfiye sırasında kitle halindeki tevkiflerle 600.000’in üzerinde Türkistanlı zindanlara atıldı, hemen, hemen tamamına yakını öldürüldü yüz binlerce Türk mecburi iş kamplarında ölüme terk edildi.

Kızıl Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal ettiği 1949 senesinden 1953 senesine kadar geçen dört sene zarfında kitleler halinde tevkif edilerek çeşitli şekillerde öldürdüğü Doğu Türkistanlıların sayısı 1 milyon civarındadır. Buna karşılık Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan Sksiyonu 2. Sekreteri Sav-li-Cin 29.04.1951 tarihinde verdiği bir nutukta sadece 13.564 kişinin inkilap aleyhtarlığı ile suçlanarak hapsedildiğini, Kızıl Çin idaresinin ilk yıllarında kızılların tayin ettiği kukla umumi vali Burhan Şehidi ise Komünist Parti Genel Merkezine verdiği bir raporda Doğu Türkistan’da 20.000 kişinin gizli faaliyetlerde bulunduğundan dolayı çeşitli cezalara çarptırıldığını, beyan etmiştir.

Kızıl Çin tarafından öldürülenler arasında Milliyetçi liderlerden Dr. Mesut Sabri Baykozi, Eski Maliye Nazırı Canımhan Hacı, Urümçi Valisi Haduvan Hanım ve Kocası, Aksu Valisi Parsa Beğ, Altay kahramanı meşhur Osman Batur, İli kahramanı meşhur Gani Batur, Sabık Uygur Türk Birliği Başkanı Abdulaziz Cengiz Han, Yalkın Gazetesi sahibi ve başyazarı Kurban Koday, yazar Abdurrahim Tileş ve daha nice tanınmış sevilmiş aydın kimseler vardı. Bu münferit olaylar sadece İli vilayetinde ceryan edenler. Yurdun diğer bölgeleri de aynı katliamlara sahne olmaktan kurtulamamıştır. Kızıl Çin Doğu Türkistan’ın bütün milli servetlerini, yerli halkın kadın ve kızların ziynet eşyalarına varıncaya kadar ellerinden aldı. Bunları kamyonlarla Çin’e taşıdı ve karşılığında Çin’Ii muhacir getirdi.

Okumadan Geçme  On yıllık belirsizlik: Tayland'da gözaltında tutulan Uygur Türklerinin akıbeti

BU İSTİLA DÖNEMİ, SON DERECE KORKUNÇ KATLİAMLARIN, YAPILDIĞI DÖNEMİDİR

Kızıl Çin hükümeti, kendinden evvelki istila devirlerinin değişmez siyasetini aynen izlemiş ve Doğu Türkistan’a büyük çapta Çin’Ii muhacir getirip iskan etmiştir.

Pekin hükümeti 1958 senesinde aldığı bir kararla, Doğu Türkistan’a ilk etapla 30.000.000 Çinli yerleştirmek, bu suretle Türkleri öz vatanlarında azınlıkla bırakmak ve sonradan kalabalık Çin potasında eritmeyi hedef almıştı. Bu sebeple Kızıl Çin Doğu Türkistan’ı Çinlilerle doldurmaktadır. 1963 deki bir araştırmaya göre Doğu Türkistan da Türklerin yüzde 22,5 artmasına karşılık Çin’Ii nüfus % 800 artmıştır.

Oysaki 1889 senesinde Doğu Türkistan’ı dolaşan Rus Kurmay Albayı Kornilov bütün Doğu Türkistan’daki Çinlilerin nüfusunun ancak 6.000 olduğunu kaydeder. Komünist işgalinin ilk senelerinde arka arkaya gelen Çin’Ii muhacirler Doğu Türkistan’ı yağma ettiler. Türklerin yiyecek içecek neleri varsa zorla ellerinden aldılar. Hatta domuz, eşek, kedi, köpek, fare, kurbağa, yılan gibi Tüklerin yemediği ve iğrendiği hayvanları bile yediler.

Kızıl Çin hükümeti Çinli muhacirleri daha ziyade Kumul, Kaşgar, Hoten ve Gulca gibi bilhassa yakın geçmişte Çin istilalarına karşı silaha sarılmış şehirlere ve civarlarına yerleştirmeye gayret etmektedir.

KÜL TÜR EMPERYALİZMİ

Sömürgeciliğin, Çinlileştirmenin bilindiği gibi bir diğer yolu da sömürge altındaki halkın öz dilini elinden almak, yerine yabancı dili zorla kabul ettirmektir. Doğu Türkistan’ın ilim ve edebiyatın da Çince kelime ve terimler yokken, Kızıl Çin işgalinden sonra Türk diline Çince terimlerin karıştırılması için büyük bir kampanya açıldı. Yerli basında, radyo yayınlarında gittikçe daha fazla Çince ilmi ve siyasi terimler kullanılmaya, bütün ders kitapları Çince asıllarından tercüme edilmeye ve tercümede bol miktarda Çince terimler yer almaya başladı. Çin dilinin Doğu Türkistan’da o seneden beri filen resmi devlet dili olarak kullanılmakta olması Kızıl Çin idarecilerinin Çinlileştirme tedbirleri meyanında kaydettikleri ikinci büyük hamledir.

Bunu sağlamak için “ilerlemenin tek yolu Çinceyi öğrenmektir” sloganı ile kesif bir propaganda yapılmaktadır. Diğer taraftan devlet dairelerinde Çince olmayan hiçbir dilekçe ve belge geçerli değildir. Doğu Türkistan’da şehirler, dağlar, araziler, cadde ve meydanlar Çince isimlerle telaffuz edilmektedir. 

Bazılarına bakacak olursak;

Türkçe Adı: Kumul – Çince: Ha-mi

Türkçe Adı: Kulca – Çince: İ-Ning

Türkçe Adı: Karaşehir – Çince: Yen-Chi

Türkçe Adı: Yarkent – Çince: So – Che

Türkçe Adı: Aksu – Çince: Wen – Su

Türkçe Adı: Kaşgar (Eskişehir) – Çince: Shu – Fu

Türkçe Adı: Kaşgar (Yenişehir) – Çince: Shu – L

Doğu Türkistan Türklerini eritebilmek maksadıyla Türklerle, Çinlilerin evlenmeleri teşvik edilmektedir. Bunu özendirmek içinde Çinli bir kızla evlenen Türk erkeğine 500 dolar para yardımı yapılmaktadır. Doğan çocuk nüfus kâğıdına Çinli olarak yazılmaktadır. Boşanmak isteyen Türk erkeği ise Çinli karısına 2.000 dolar ödemek zorundadır. Doğu Türkistan’da bir Türkün bu parayı biriktirmesi imkânsızdır. Diğer taraftan Çin anayasasına aykırı olmasına rağmen Türklere mecburi doğum kontrolü uygulanmaktadır. Çin resmi yayın organı olan sözde Sinkiang (Doğu Türkistan) Gazetesinin 12 Eylül 1990 tarihli sayısına göre; Hoten vilayetine bağlı Karakaş ilçesinde 18.700 Müslüman anne adayı zorla ameliyat edilerek annelik yeteneği ortadan kaldırılmıştır (elinden alınmıştır). Bu sayı ise bu ilçede yaşayan toplam anne adayının tamamına yakındır. Bu uygulama için ilçeye özel olarak Çinlilerden Kurulu 432 kişilik bir sağlık ekibi gönderilmiştir.

Doğu Türkistan da Karakaş gibi 127 ilçe mevcuttur, buna göre 1990/91 yılı içerisinde 2 Milyondan fazla Müslüman annenin doğurma yeteneği zorla kaybettirilmiştir. Adının açıklanmasını istemeyen Doğu Türkistanlı bir kaynağın bildirdiğine göre kızıl Çin yetkilileri mecburi doğum kontrolünü insanlık dışı bir yöntemle bütün ülkede uygulamaya devam edilmektedir. 200 Bin nüfuslu bir şehirde çocuk edinebilecek 35.000 kadın kontrol edilmiş 953 kadın kürtaj olmaya zorlanmış ve 10.708 kadın da hamile kalmaktan mahrum edilmiştir. Bu mecburi doğum kontrolü sırasında birçok kadın ve çocuk hayatını kaybetmiştir. 180 bin nüfuslu başka bir şehirde ise yalnızca 1000 kadına çocuk sahibi olma hakkı verilmiştir. Bir başka deyişle 35 kadından yalnız birine.

Okumadan Geçme  Uygur Hareketi'nin BM Yüksek Komiseri Volker Türk'e çağrısı

Doğu Türkistan’daki hastanelerdeki doktorların tamamı Çinlidir ve Türklerle alakadar olmamaktadır. Bu yüzden hastaneye kaldırılan Türklerin % 70 ‘i gerekli tedaviyi göremeden hayatlarını kaybetmektedirler. İşte Doğu Türkistan Türkleri bu gün tarih sahnesinden sessizce eriyip silinme veya top yekûn ayaklanıp kahramanca ölme gibi bir tercih ile karşı karşıya bırakılmışlardır.

İSLAM DÜŞMANLIĞI

Komünist Çin’in Doğu Türkistan’da açtığı diğer bir amansız mücadelede Müslümanlığa karşı olmuştur. Zira Müslümanlık Türklerin Çinlileşmesi ve Çin kültürünün tesiri altına girmemesi hususunda tarih boyunca büyük rol oynamıştır.

Göstermelik birkaç büyük şehirdeki camii dışında bütün camiler ve dini eğitim yerleri kapanmış, Türklerin kutsal saydığı ziyaretgâhları da kapatılmıştır. Camii ve medreselerin büyük bir bölümü yıkılmış, yıkamayanlar ise tiyatro, dikimevi, yemekhane, hatta domuz ahırı olarak kullanılmıştır ve kullanılmaktadır.

MİLLİ KURTULUŞ HAREKETLERİ

Dünyanın gözleri önünde Komünist Çin’in işlediği bu zulüm ve işkenceler karşısında peki, Doğu Türkistan halkı hiç mi karşı koymadı?

Hürriyet ve istiklaldi uğrunda bu son işgal sırasında 1 Milyon civarında şehit veren Doğu Türkistan halkı elbette ki savaştı. İşgal yıllarının içindeki bir dava adamı Merhum İsa Yusuf ALPTEKİN beyin ifadeleriyle Doğu Türkistan: “Biz burada, Kızıl Çin rejiminin şiddet ve baskısına rağmen, hür dünyaya intikal edebilmiş direniş hareketlerinden örnekler vereceğiz

1949–1951 Direniş Hareketler: Doğu Türkistan’da daha önceki Çin idarecilerine karşı yöneltilen milli mukavemet hareketleri 1949’dan sonra ülkenin üzerine bir kâbus gibi çöken Kızıl Çin idaresine karşı yöneltildi. Hemen her şehirde milliyetçi ve vatanseverler kızıl Çin çeteleriyle çarpışıyorlardı.

1940 yıllarından ben bütün Çin istilalarına karşı direnen ve bir ara Altay valisi olan Osman Batur, Türkistan Maliye Bakanlığı yapmış olan Canım Han, Vasıl Kadı. Oraz Beğ Doğu Türkistan Umumi Valisi olan Mesut Sabri Baykozi, Davut Kadı gibi kahramanlar çok mahdut imkânlarına rağmen. Barut fıçıları ile ölüm kusan Kızıl Çin ordusuna karşı fedakârca çarpışmışlardır. Ayrıca yapılan idamlara ve tehditlere rağmen, yeni, yeni kahramanlar çıkmıştır. İli’de Abdülgafur Sabri, Gani Bahadır, Fatih Müslümoğlu. Hoten vilayetinde Nuri Beğ gibi milliyetçiler, bu devrenin başta gelen simalarıdır. Bunlar da. Çin birliklerini aylarca oyalamış birçok kızıl çeteyi imha etmiş, fakat düşmanın teçhizat ve sayı üstünlüğü karşısında çaresiz kalarak bir kısmı yakalanmıştır ve idam edilerek şehit olanların arasına katılmışlar, bir kısmı da Rus mahkûmu Batı Türkistan’a iltica etmiştir.

Türkistanlı Türklerin yaptığı kanlı kavga, hiç bir dünya devleti nezdinde makes bulmamış ve kızıl Çin canavarına “dur” diyen çıkmamış, Doğu Türkistan işgalci kuvvetlerin çizmesi altına terkedilmiştir.

Urümçi radyosu, birer ikişer gün aralıklarla, yakalanan ve idam edilen Türklerin haberlerini veriyordu. Canım Han hakkında şu haberi vermişti: “Haydutların reislerinden Canım Han, ele geçirildikten sonra Urümçiye getirilmiş ve sokaklarda dolaştırılmıştır. Dün onbinlerce kişinin gözleri önünde (sözde) muhakeme edilerek ölüm cezasına çarptırılmıştır.” Diğer bir haber şöyle idi:” Kaşgar’da Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı isyan hareketlerine girişen Vasıl Kadı, halkın arzusu üzerine idam edilmiştir. Vasıl Kadı zamanında, çiftçileri çok ezmiş, kadın ve kızlara tecavüz etmişti.” (20.1.1951 tarihli yayın)

Hâlbuki Vasıl Kadı, son derece şahsiyetli kadınla kızla alakası olmayan bir insandı. Kızıl Çinliler öldürdükleri Türklere böyle çirkin suçlar isnat etmekten utanmıyorlardı. Kızıl Çin Hükümetinin hain (Burhan Şehidi’nin başkanlığında) idam ettiği milliyetçilerin içinde Osman Batur’a daha başka türlü muamele etmiştir. Birçoklarını anında öldürdüğü halde Osman Batur’u yakaladıktan sonra günlerce bekletmiş, sokaklarda dolaştırılmış ve bu kahramanın ölümünü ibret olsun diye radyo ve gazetelerde günlerce ilan etmiştir.

Okumadan Geçme  Uygur dili ve kültürünü koruyan Abduveli Eyup, Toplum Dilbiliminde Mükemmellik Ödülü'nü kazandı

Yine bir radyo haberine göre,” Osman Batur ve 25 cinayet ortağının, Enver Jakulin adımla bir Kazak tarafından infaz edilmiştir.Bunların cesetleri ibret için üç gün açıkta bırakılacaktır.”(29.4.1951 tarihli haber)

– Sayısız çalışmalar

– Beş radyo vericisi

– Otuz muhtelif teşkilat

– Çin Hükümetine karşı 222 suikast

– 275 Defa Telefon ve Telgraf hatları kesilmiş

– Muhammet Niyaz tarafından kurulan teşkilat yıkılmış

– Mesut Sabri Baykozi ve taraftarları nisan ayında yakalanmıştır.

bunlarda Çin Hükümetinin vermiş olduğu rakam ve olaylardır.

Bütün bu nakledilenler bize göstermiştir ki. 1949 ile 1951 arasında Doğu Türkistan da şiddetli çarpışmalar olmuş ve bir hayli Türkistanlı, hürriyet uğruna kanlarını dökmekten çekinmemiştir.

1954-1958 Direniş Hareketleri:

-1954 yılında Kaşgar’dan 400 km uzakta bulunan Hoten şehrinde ihtilal teşebbüsünde bulunulduğu

-25 Eylül 1956 tarihli nüshasında Hoten’de ve bölgenin her tarafında isyancı unsurların bulunduğunu ve bu unsurların milli ve dini prensibleri yaydıklarını ve 1956 yılında anarşiler meydana geldiğini

-1958 tarihli (sözde)Sinkiang Gazetesi 10..11.1958

(sözde)”Sinkiang’da yüksek rütbeli 378 memur ve halk temsilciler meclis üyesi, rejimi yıkmak maksadıyla bir isyan hareketi tertip etmiştir.”

Bu olaylarda da yine aynı Milliyetçilik Hareketlerini körükleme suçlaması yapılmıştır. Bu isimlerden bir kaçı şöyledir: Urümçi Beledive Reisi A.Saibi, Maliye Müdürü İbrahim Turdi, Yazarlar Cemiyeti Reisi Ziya Samedi, İli Vali Muavini Abdurrahim İsa. Din adamı Abdulaziz Mahdum. Bunlar daha sonra zindanlara atılmış, kamplara sürülmüş ve nice işkencelerle ölüme sürüklenmiştir.

Bu komünist ” Sinkiang” Gazetesinin verdiği haber, aslında adi bir isyan hareketi değil, bazı Çinlilerin icraatlarına karşı, bir “milli direniş” hareketiydi. Hong Kong’daki Uygur göçmenlerinden aktarılan haberlere göre. 1958 yılında Doğu Türkistan’da direniş hareketine girişenlerin sayısı

60.000 mücahidi bulmaktadır. Direniş merkezinin ise Hoten şehri olduğu, askeri depoların ateşe verildiği ve bütün yolların trafiğe kapatıldığı ifade edilmiştir.

Buraya kadar naklettiğimiz haberlere şunu ilave edelim ve Kızıl Çin’in nasıl bir dikta rejimi kurduğunu görelim. Sunday  Expres  Gazetesi, Peteı Van, “Ruslar Mao’yu Katliam Yapmakla Suçladılar”,İngiltere,20.4.1969) Rus’ların ” Sulh ve Terakki Radyosu” tarafından, Mao’nun ne kadar insan öldürttüğünün açıklandığını yazmakla ve   aşağıdaki   listeyi   vermektedir: 

1949-1952 arası: 2.800.00 

1952 -1957 arası: 3.509.000 

1958 -1960 arası: 6.700.000 

1961 -1965 arası: 13.300.000

Toplam olarak 26 Milyon 300 Bin insan katledilmiştir.1965′ ten 1972 yılına kadar olan yedi senelik zamanı da ilave edecek olursak, Kızıl Çin de 35 Milyona yakın insan öldürülmüştür.

Yukarıdan beri saydığımız bütün hadiseler ve naklettiğimiz haberler bize göstermiştir ki. Doğu Türkistan’da Milli Kurtuluş Hareketleri sönmemiş ve her fırsatta Çin idaresine karşı, silahlı harekele geçilmiştir. Bu zulmün yıkılışına ve insanca yaşayışın kazanılışına kadar sürecektir. Bütün her ülkeden hiçbir yardım gelmese dahi Doğu Türkistan Türkleri, komünizmi kanlarıyla boğacaklar ve hürriyet mücadelesini zaferle bitireceklerdir. Tarihte bilhassa Türk tarihinde zulmün ebediyen yaşadığı görülmemiştir. İnsanların. Hakkın saltanatına koştukları bir çağda Doğu Türkistan halkı da bu yarışta şerefli yerini alacaktır.

Çünkü, her şeye rağmen Doğu Türkistan’da Hürriyet ve İstiklal ateşi sönmedi. Mücadele şuurlanarak ve artarak devam ediyor.

Kazım Gültepe, Türk Kültürü, İsa Yusuf Alptekin.Doğu Türkistan DavasıDoç.Dr.Ahmet Taşağıl.Tarih ve MedeniyetProf. Dr.Mehmet Saray. Doğu Türkistan Türkleri Tarihi (1. Baskı)Erkin Alptekin, Uygur Türkleri

Kaynak: Gökbayrak Dergisi