Nöbetçi Eczaneler
Uygur dilbilimci ve şair Abduveli Eyüp, “Nüfus transferi nedeniyle bu bir soykırımdır. Çin hükümeti Uygurları işçi olarak Çin’in dört bir yanındaki eyaletlere zorla nakletmektedir. Şu anda yaklaşık 900.000 Uygur çocuk, onları ailelerinden ve kültürlerinden koparan yatılı okullara kayıtlıdır.”
Eyüp ayrıca Çin hükümetini Doğu Türkistan’daki Müslüman azınlık arasında zorla kısırlaştırma ve kürtaj uygulamakla suçlayarak, “3 milyona yakın insan, kadınların kısırlaştırmaya tabi tutulduğu kamplarda gözaltında tutuluyor. Bu sistematik kısırlaştırma soykırım teşkil etmektedir.” dedi.
Uluslararası eylem çağrısında bulunan Eyüp, dünyayı Uygurların zorla çalıştırıldığı ürünleri boykot etmeye ve Çinli şirketleri destekleyen ekonomik işlemlerden kaçınmaya çağırdı.
“Çin fonlarını kabul etmeye ve Çinli firmalara altyapı satmaya son vermeliyiz. Uygur halkına karşı soykırım yapan diktatörleri zenginleştirmek kabul edilemez” dedi.
Tibetli-Kanadalı bir insan hakları aktivisti olan Chemi Lhamo, Tibet’le ilgili Çin belgelerinin taraflı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Çin tarafından Tibet’le ilgili olarak yayınlanan her belge baskıcının bakış açısını yansıtmaktadır. Bu tür belgeler Çin hükümeti ve Xi Jinping tarafından yayılan yalanlarla doludur.”
Lhamo, özgürlük puanlarının sıfıra düştüğü Tibet’teki vahim durumun altını çizdi.
27 yaşındaki Çinli muhalif ve insan hakları aktivisti Rei Xia, yaşadığı üzücü gözaltı deneyimlerini anlattı. “Barışçıl bir şekilde ifade özgürlüğünü savunduğum için bir kez 37 gün ve bir kez de 28 gün olmak üzere iki kez hücre hapsinde tutuldum.”
Xia, Çin’in Uygur ve Tibetlilere yönelik muamelesini kınayarak Doğu Türkistan’ı “dünyanın en büyük açık hapishanesi” olarak tanımladı ve Çin genelinde yaygın olan sansürü kınadı.
Aktivistler, Çin’in Uygur ve Tibet toplumlarına yönelik insan hakları ihlallerini durdurmak için toplu olarak küresel müdahale çağrısında bulundu.