Nöbetçi Eczaneler
7. Kopenhag Demokrasi Yüksek Konseyi, 14 Mayısta Danimarka’nın Kopenhag kentindeki Kraliyet Opera Binası’nda açıldı. Toplantı, dünya çapında 30’dan fazla büyük vakıf tarafından ortaklaşa düzenlendi. Kopenhag 2024 Demokrasi Forumu olarak bilinen konferansın açılış konuşmasını Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen yaptı.
NATO’nun eski başkanı, “Demokrasi Vakfı İttifakı” kurucusu ve başkanı Anders Fogh Rasmussen’in konuşmasının ardından Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von Der Lein ve AB Başkanı Charles Michel birer konuşma yaptı.
Toplantıya bazı ülkelerin başkanları, başbakanları, uluslararası üne sahip siyasetçiler, uzmanlar, milletvekilleri, gazeteciler, araştırmacılar, Nobel sahipleri, avukatlar, hukukçular, ünlü insan hakları aktivistleri ve daha birçok ünlü kişi doğrudan veya çevrimiçi olarak katıldı. Uygurlar adına Uygur Hareketi Başkanı Ruşen Abbas, Uygur Araştırmaları Merkezi başkanı Abdulhakim İdris ve Kanada’daki Uygur Hakları Koruma Projesi direktörü Mehmet Tohti de katıldı.
14 Mayıs öğleden sonra, Uygur Hareketi’nin lideri Ruşen Abbas’a Çin hükümetinin Uygurlara yönelik baskısı hakkında yorum yapma fırsatı verildi. Ruşen Abbas, Çin diktatörlüğünün şu anda dünya için bir tehdit olduğunu, bugün Uygurların içinde bulunduğu kötü durumun tüm insanlığın meselesi olduğunu, Uygur soykırımı karşısında “tarafsızlaştırma” diye bir şeyin olmadığını ve Çin’in sınır ötesi baskısının artık demokratik Batı ülkelerine yayıldığını söyledi. Özgürlüğü ve demokrasiyi beslemek isteyen herkes, şiddete karşı hemen harekete geçmezse ve gelecek nesiller için barışçıl bir insan ortamını miras almazsa, dünyanın geleceğinin çok trajik olacağını söyledi.
Konu ile ilgili RFA’ya konuşan Ruşen Abbas, tüm dünyanın Uygur Soykırımı’na karşı harekete geçme zorunluluğundan bahsetti: “Konuşmamın başında Uygur soykırımını sona erdirmek için yoğun çaba gösteren IPAC’a olan şükranlarımı dile getirdikten sonra Doğu Türkistan’da devam eden Çin zulmüne ilişkin görüş ve girişimlerimi belirttim. Konuşmamda Çin otoriter rejiminin insanlığın en yüce eserlerini soykırım silahına dönüştürdüğünü ve bunu Uygurlara karşı kullandığını belirtmiştim. Örneğin, Çin rejiminin ileri gözetleme sistemlerini, yapay zekayı, biyo-teknolojiyi ve medyayı dünyaya yayılmak için saldırganlık ve şiddet araçları olarak nasıl kullandığına ve Batı demokrasisi ve özgürlüğünün giderek bu tehditler altında olduğuna dair örnekler verdim.”
Toplantıya ilişkin konuşan “Uygur Haklarını Koruma Projesi” Direktörü Mehmet Tohti, “Çin’in otoriter sisteminin tartışıldığı her toplantıda Uygur meselesi de bunun bir ucuna dahil edilecektir. Pek çok devlet liderinin ve ünlünün katıldığı konferansta, Çin’in dijital teknoloji yoluyla bastırılması ve genişletilmesinin önemli bir tartışma konusu haline geldiğini” söyledi.
Toplantıda Uygur temsilciler Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika kıtasının önde gelen birçok insan hakları aktivistiyle bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunma ve gelecekte ortak çalışma planları geliştirme fırsatı buldu.