Aleyhindeki suçlamalara göre, dava, muz, süt ve bisküvi tedariki için özel şirketlerle şüpheli sözleşmelerin imzalanmasıyla ilgili olup, bu durum kamu fonlarında büyük kayıplara yol açmıştır.
Mahkeme, yoğun soruşturmalar sonucunda öğrencilere gıda tedariki için yapılan sözleşmelerde, gerçek değerinin kat kat üzerinde tutarlar içeren manipülasyonlar olduğu ortaya çıktığı için Al-Nams’ı ceza mahkemesine sevk etmeye karar verdi.
Bu sözleşmeler arasında, 10 milyar dinardan fazla değeri olan muz tedariki, yine 10 milyar dinar değerinde yerel süt tedariki ve 54 milyar dinar değerinde bisküvi tedariki sözleşmeleri de vardı, oysa çok daha ucuz yerel teklifler mevcuttu.
Soruşturma sonucunda, kitap boyutlarındaki değişiklikler nedeniyle 9 milyar dinarlık bir zarara yol açan devlet matbaasının faaliyetlerinin aksatılması da dahil olmak üzere, birkaç tartışmalı dosya ortaya çıktı. Bu durum, bakanlıktaki bazı yetkililerle siyasi bağları olduğu şüphelenilen özel şirketlere baskı sözleşmelerinin verilmesinin önünü açtı.
Daha önce, Eğitim Bakanlığı bu suçlamalara yanıt vermiş, son zamanlarda kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetmiş ve kendisine karşı yürütülen medya kampanyasını, eğitim alanındaki başarıların imajını lekelemek amacıyla yürütülen “paralı bir komplo” olarak nitelendirmişti.
Resmi bir açıklamada, “medyada yayınlananların, bakanlığın ve liderliğinin itibarını lekelemek amacıyla uydurulmuş yalanlar ve iftiralar” olduğu belirtildi.
Eğitim Bakanı, siyasi süreçteki Sünni partilerden biri olan Muthanna al-Samarrai’nin liderliğindeki Al-Azm İttifakı’na mensup.