Yücel Tanay
Rus devleti, tarih boyunca — ister Çarlık, ister Sovyet, ister günümüz Rusya Federasyonu döneminde olsun — Ruslaştırma (Russifikatsiya) ve “ulusal kaynaşma” (sliyaniye narodov) politikalarıyla yüzlerce halkı sömürge kontrolü altında tutmuştur. Bu politikaların amacı, farklı etnik ve kültürel kimlikleri Rus-Slav çoğunluğun egemenliği altında eritmek, yani bir “çok uluslu eritme potası” oluşturmaktır.
Görünüşte “birlik” ve “kardeşlik” sloganlarıyla süslenen bu sistem, aslında yerli halkların kimliğini silme, dillerini ve tarihsel bilincini yok etme sürecidir. Bu süreç, özellikle Türkistan, Kafkasya, İdil-Ural (Volga-Ural), Kırım ve Sibirya halklarına karşı yürütülen yüzyıllık bir kolonyal savaşın devamıdır.
Ruslaştırma ve Asimilasyonun Temel Araçları
Dil yoluyla asimilasyon: Eğitim ve kamu hayatında Rusçanın zorunlu hale getirilmesi, yerel dillerin yasaklanması.
Dini baskı: Ortodoks Hristiyanlık imparatorluk kimliğinin merkezine yerleştirilmiş; Müslüman, Budist ve Şamanist halklar misyonerlik ve zorla vaftiz uygulamalarına maruz kalmıştır.
Etnodemografik mühendislik: Rus köylülerinin Türkistan, Kafkasya ve Sibirya’ya yerleştirilmesiyle yerli halkların nüfus oranı düşürülmüştür.
İdari parçalama: Halkların birliğini engellemek için yapay idari sınırlar çizilmiş, örneğin Tatarlar, Başkurtlar, Nogaylar farklı özerk cumhuriyetlere bölünmüştür.
Elitlerin tasfiyesi: Aydınlar, mollalar, müftüler, beyler, kanaat önderleri sistematik biçimde sürgün veya idam edilmiştir.
Bu araçlar, hem Çarlık hem Sovyet hem de günümüz Putin yönetiminde farklı ideolojik ambalajlarla aynı hedefe hizmet etmiştir: Rusya’nın merkezî otoritesi altında homojen bir “Rusya ulusu” yaratmak.
Sömürge Coğrafyaları: Türkistan, İdil-Ural, Kırım ve Sibirya
Kazan Tatarları (1552): Kazan Hanlığı’nın düşmesinden sonra büyük bir katliam; camiler yıkılmış, medreseler kapatılmıştır.
Kırım Tatarları (1783 ve 1944): 1783’te Kırım Hanlığı’nın ilhakıyla, 1944’te Stalin yönetiminde toplu sürgün ve katliamlar.
Nogay Soykırımı (28 Haziran & 1 Ekim 1783): Kuban ve Azak bölgesinde Nogay Türklerine yönelik kitlesel katliam ve sürgün. General Suvorov komutasındaki birlikler, kadın-çocuk ayrımı gözetmeksizin saldırmıştır.
Göktepe Soykırımı (1881): Ahal-Teke bölgesinde Türkmenlerin toplu katliamı.
Ürkün Soykırımı (1916): Kazak ve Kırgız halklarının kitlesel göç ve katliamları.
Yakut-Saha Türk Soykırımı: 17. yüzyıldan itibaren kültürel ve demografik olarak yok edilme.
Kazak Suni Açlığı (1930–1933): Kolektivizasyon politikaları ve zorla tahıl toplama operasyonları sonucunda 1,3–2,3 milyon Kazak hayatını kaybetti.
Orenburg Olayı ve Türkistan’ın Bağlantısının Koparılması
1730’lardan itibaren kurulan Orenburg Hattı, Kazak bozkırlarıyla İdil-Ural Müslüman-Türk dünyasının bağlantısını kesmeyi amaçladı. 19. yüzyılın sonuna kadar Orenburg, Rus misyoner okulları, dil yasakları ve idari baskıların merkezi oldu. Bu politika, Türkistan’ın kuzey kapısını Rus hâkimiyeti altına alarak bölgenin İslamî, kültürel ve ticari damarlarını kesmiştir.
Ulusal Kimliğin Silinmesi ve “Rossiyane” Kimliği
Sovyet döneminde “ulusların kardeşliği” sloganı altında yürütülen kaynaşma (sliyaniye) politikası, asimilasyonun ideolojik örtüsüydü. Bugün aynı anlayış, “Rossiyane” (Rusya vatandaşı) kimliği kavramıyla sürdürülmektedir. Tatar, Çerkes, Yakut, Tuva, Çeçen, Lezgi, Udmurt, Mari gibi halklar etnik alt kimlik konumuna itilmiştir.
Çerkes Soykırımı ve Tarihî Adaletin Gerekliliği
19. yüzyıldaki Kafkas Savaşı (1817–1864) sonunda Çerkes halkı büyük trajediler yaşamıştır. Yüzbinlerce insan öldürülmüş, yaklaşık 1,5 milyon Çerkes Osmanlı topraklarına sürülmüştür. Bugün hâlâ Rusya:
Çerkeslerin anavatanlarına dönmesine izin vermemekte,
Çerkes dilini eğitimden çıkarmakta,
Diasporadaki örgütlenmeleri “yabancı ajan” olarak damgalamaktadır.
Çeçen Soykırımı ve Katliamlar
1944’te Stalin yönetimi yüzbinlerce Çeçen ve İnguş’u Türkistan bölgesine sürgün etti; on binlercesi yolda hayatını kaybetti. 1994–1996 ve 1999–2000 Çeçen-Rus savaşları binlerce sivilin ölümü ve yüzbinlerce sürgünle sonuçlandı. BM raportörleri ve uluslararası insan hakları örgütleri bu saldırıları insanlığa karşı suçlar olarak tanımlamıştır.
Sovyet ve Çarlık Döneminde Katledilen Türk Dünyası Aydınları ve Liderleri
1930–1940’larda, Türkistan, Azerbaycan, Kazakistan, Başkurt, Tatar ve Kuzey Türkleri arasında binlerce aydın ve lider, milliyetçilik veya pantürkizm iddiasıyla katledildi veya sürgüne gönderildi.
Öne çıkan isimler:
Numan Çelebicihan – Kırım Tatarı, milli lider ve hukukçu
Abdülhamit Süleyman Çolpan – Özbek aydını
Ahmet Cevad Ahundzade – Azerbaycanlı şair
Zeki Velidi Togan – Başkurt tarihçi ve ulusal kahraman
Galimcan İbrahimov – Başkurt aydın
Salavat Yulaev – Başkurt halk kahramanı, Çarlık tarafından idam edildi
Feyzullah Hoca – Kazak/Türkistan dini lider
Turar Rıskul (Kızıl Cebe) – Kazak/Türkistan lideri
Mustafa Çokay – Kazak lider ve Alash Orda yöneticisi
Mirsaid Sultan Galiyev – Tatar politikacı
Abdürreşid İbrahim – Tatar aktivist
Cüneyt Han – Türkmen lider ve Türkistan direnişçisi
Kuzey Türkleri:
Platon Oyunsky (Yakut, 1893–1939) – Yakut yazar ve dil reformcusu, kamplarda öldü
Mikhail Ammosov (Yakut, 1906–1938) – Sovyet yöneticisi, milliyetçilik suçlamasıyla idam edildi
Stepan Torokhov (Hakas) – Sovyet baskısında kayboldu
Grigoriy Gurkin (Altay, 1870–1937) – Pan-Türkist olduğu iddiasıyla idam edildi
Altay liderleri ve direniş önderleri (Vasiliy Anuçin, Aleksandr Tokmashev) – 1930’larda tasfiye edildi
Bu geniş liste, Çarlık ve Sovyet dönemlerinde Türk dünyasının entelektüel ve lider kadrolarının sistematik olarak tasfiye edilmesini gözler önüne sermektedir.
Günümüzde Demografik Mühendislik: Ukrayna, Moldova ve Kazakistan Örneği
Ukrayna: İşgal altındaki bölgelerde yüz binlerce Rus yerleşimci taşınmakta, pasaport dayatılmakta ve mülklere el konmaktadır.
Moldova/Transdinyester: Moskova kontrolünde, Rus kimliği demografik araç olarak kullanılmaktadır.
Kazakistan kuzeyi: Etnik Rus nüfusu yoğun; Kremlin “Rus azınlıkların korunması” söylemiyle müdahale meşruiyeti üretmektedir.
Sonuç: Tarihî Adalet ve Özgür Gelecek Mücadelesi
Kırım Tatarlarından, Çerkeslere, Kazan Tatarlarından Yakutlara kadar tüm halkların yaşadığı soykırım, sürgün ve kültürel yıkım, Rus devletinin imparatorluk zihniyetinin bir sonucudur. Hakların iadesi, sadece tarih muhasebesi değil; sömürge sonrası adalet mücadelesinin de temelidir. Çerkes, Tatar, Türkistanlı ve Sibirya halklarının ulusal hedeflerinden, kimliklerinden ve özgür gelecek vizyonlarından vazgeçmemeleri, tüm ezilen halkların onurlu bir geleceğe kavuşmasının anahtarıdır.
Kaynaklar
1. Human Rights Watch (HRW), Civilian Deaths and Abuses in the Chechen Wars (2000)
2. Charles King, The Ghost of Freedom: A History of the Caucasus (2008)
3. QHA, “Nogay Soykırımı 28 Haziran 1783”
4. Wikipedia, “Kazakh famine of 1930–1933”
5. QHA, “Kırım Tatar Sürgünü 1944”

