Nöbetçi Eczaneler
Katılımcılar, Eylem Platformu’nda dünya çapındaki hükümetleri, uluslararası kurumları ve sivil toplumu Uygur kadınlarının kimlikleri, kültürel varlıkları ve temel özgürlükleri için sorumluluk almaya davet ediyor. Bildirge, özellikle zorla sterilizasyon, cinsel şiddet, zorla evlilik, devlet destekli zorla çalışma gibi sistematik uygulamaları kınıyor.
Bu girişim, Uygur Hareketi’nin ve DUK’un 1995’te Birleşmiş Milletler’de kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’na (Beijing Declaration) vurguladığı vaatlerin çiğnendiği eleştirisini daha güçlü hale getiriyor. On yıllar boyunca Çin Komünist Partisi’nin bu ilkeleri ihmal ederek Uygur kadınlarına yönelik baskıcı politikaları sürdürdüğüne dikkat çekiliyor.
Açılış konuşmalarında Uygur Hareketi İcra Direktörü ve DUK Yönetim Kurulu Başkanı Ruşen Abbas ile DUK’un ilk başkanı Erkin Alptekin yer aldı. Abbas, “Uygur kadınlarının mücadelesi tüm kadınların özgürlüğüyle bağlantılıdır. Onlara uygulanan baskı araçları küresel ölçekte yayılıyor” diyerek, durumu dijital otoriterlik çağında insanlığın bir sınavı olarak tanımladı.
Berlin’deki etkinlikte ayrıca dört panel düzenlendi. Panellerde politika yapıcılar, insan hakları aktivistleri, araştırmacılar ve Uygur kadın liderleri bir araya geldi. Eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Scott Busby, Paris Belediye Meclisi’nden Geneviève Garrigos, zorla çalışma araştırmacısı Daniel Murphy ve diğer önemli isimler konuşmacı olarak yer aldı.
Berlin Bildirgesi, Uygur kadınlarının haklarının korunması için somut adımlar atılması çağrısı yapıyor. Bildirgede özellikle şu talepler yer alıyor: doğum haklarının tanınması, tıbbi müdahalelerin durdurulması, toplama kampı mağdurlarına destek, aile birliğinin yeniden sağlanması, kültürel kimliğin korunması ve dijital gözetimin sınırlandırılması. Ayrıca bildirge, BM nezdinde özel soruşturma mekanizmalarının kurulmasını, teknoloji şirketlerinin sorumluluğunu ve Ticareti Denetleme önlemlerini de içeriyor.
Bildirge, 20 dile çevrilmiş ve şu anda 80’den fazla sivil toplum kuruluşu ile yaklaşık 150 birey tarafından imzalanmış durumda. Bu da uluslararası dayanışmanın ve Uygur kadınlarının sesinin küresel alanda duyulması yönünde güçlü bir işaret olarak değerlendiriliyor.
Uygur Hareketi ve DUK, Berlin Diyaloğu ve Bildirge aracılığıyla Uygur kadınlarının liderliğini güçlendirmeyi, onların deneyimlerini politika gündemlerine taşımayı ve uzun vadeli bir uluslararası iş birliği zemini kurmayı hedefliyor. Bu girişimin, Uygur kadınlarına adalet ve özgürlük sağlanması yolunda önemli bir dönüm noktası olması bekleniyor.
Daha fazla bilgi almak, Berlin Deklarasyonu’nu incelemek veya deklarasyonu desteklemek için buraya tıklayınız.