Yaklaşık 30 yaşındaki kızı Müyesser, yaptığı çevrim içi çağrıda, annesinin sağlık durumu nedeniyle büyük endişe taşıdığını ve “Kızım, yardım edin” diyerek çaresizliğini dile getirdi.
Başvuru ve ret süreci
Müyesser’in anlatımına göre, Rizvangul 2016’dan 2024 Eylül ayına kadar Türkiye’de yaşadıktan sonra Almanya’ya gelmiş ve sığınma başvurusunda bulunmuştu. Ancak başvurusunun reddedilmesiyle birlikte, temyize başvurmuş ve duruşma 29 Ekim’de planlanmıştı. Müyesser, bu duruşmanın iki gün önce iptal edildiğini, ardından belediye binasından (Rathaus) annesine “eşya almanız gerekiyor” diye çağrı yapıldığını, sabah saatlerinde de yetkililerden annesinin dün Çin’e gönderildiğini öğrendiğini söyledi.
Annesinin Çin pasaportuna sahip olduğunu belirten Müyesser, “Annemi bulamıyorum, nerede olduğunu bilmiyorum, ciddi hastaydı ve bu şekilde bir durumu kaldıramazdı” diyerek yardım çağrısı yaptı.
Almanya’da Uygur konusu
Bu olay, Almanya’daki Uygur diasporası açısından oldukça hassas bir konu olan iade ve sınır dışı işlemlerinin yeniden gündeme gelmesine yol açtı. Geçmişte de Almanya’nın Bavyera eyaletinde 2018 yılında 22 yaşındaki bir Uygur gencinin-sığınma başvurusu hâlâ devam ederken- Çin’e iadede edildiği kamuoyuna yansımıştı.
Öte yandan, Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara yönelik baskı, kitlesel gözetim, keyfi gözaltı ve yeniden eğitim merkezleri sistemine dair uluslararası raporlar uzun süredir var. Almanya’nın bu bağlamda iade veya sınır dışı kararlarında yüksek hassasiyet göstermesi bekleniyordu.
Diaspora kaygısı ve hukuki soru işaretleri
Müyesser’in açıklamaları, Almanya’daki Uygur topluluğunda ciddi endişeye sebeb oldu. Müyesser’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Alman yetkililer annemin dosyasına bakmadan, sığınma süreci bitmeden böyle bir kararı nasıl verebilir?”
Uygur toplumundaki aktivistler, Alman yetkilileri derhal bilgilendirmeye ve Rizvangul’un nerede olduğunu, durumunun ne olduğunu tespit etmeye çağırdı. Müyesser de video kaydıyla “Annemi bulmam gerekiyor, yaşlı ve hasta. Zor durumdayım” dedi.
Bu tür sınır dışılar, uluslararası hukuk açısından da riskli bulunuyor. Zira kişinin iade edilmesi halinde işkence, kötü muamele ya da keyfi tutuklama riski varsa, geri gönderme yapılmaması gerekiyor. Çin hükümetinin Uygurlara yönelik uygulamaları uluslararası alanda sıkça eleştiriliyor.
Almanya’nın cevabı ve belirsizlikler
Habere konu olan olayla ilgili Almanya Federal Göç ve Mülteciler Ofisi (BAMF) ya da yerel belediye makamlarından resmi bir açıklama henüz kamuoyuna yansımış değil. Çok sayıda gazeteci ve sivil toplum kuruluşu, söz konusu şahıs ve olayın doğruluğunu teyit etmek üzere girişimlerde bulunuyor.
Yerel makamların da, Müyesser’i arayarak annesinin durumu hakkındaki bilgileri vermediği veya beklenenden önce iade işlemini gerçekleştirdiği iddia ediliyor. Olayın bürokratik süreci net dışı kalırken, hem hukuki usullere hem de temel insan haklarına uygun hareket edilip edilmediği tartışmaya açılmış durumda.
Rizvangul’un öncesinde Türkiye’de yaşaması ve ardından Almanya’ya geçmesi, bu olayın hem bölgesel hem uluslararası boyut taşıdığını gösteriyor. Uygur diasporası içinde “ülke değiştirme” yoluyla sığınma arayışlarının arttığı bir dönemde, bu tür olaylar bir caydırıcı etki oluşturabilir.
Ayrıca, Çin’in yurtdışındaki Uygurlara yönelik izleme ve geri gönderme mekanizmaları hakkında daha önce yapılan araştırmalar da bu tür vakaların yalnızca bir kaçış olduğu yönünde. Örneğin 1997’den 2021’e kadar en az 1.546 Uygur’un farklı ülkelerde tutulup Çin’e iade edildiği belirtilmiştir.
Gündeme dair çağrı
Muyesser’in anlattıkları ışığında, Almanya’daki göç ve sınır dışı politikalarının gözetim altında tutulması gerektiği açıkça ortaya çıkıyor. Eğer iade iddiası doğruysa, bu sadece tek bir aile için değil, bir topluluk için derin bir güven erozyonuna işaret edebilir. Uygurlar Almanya’yı “güvenli liman” olarak görmüşken, böyle bir uygulama umutlarını sarsabilir.
Sivil toplum, medya ve hukukçular, Alman makamlarını süreci tam olarak şeffaf yürütmeye ve uluslararası yükümlülüklere uygun hareket etmeye çağırıyor.

