Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir Uygur Görüşü: Başbakan Takaichi ve Doğu Türkistan Soykırımıyla Mücadele

Çin tehdidinin farkında olan yeni Japon hükümeti, Uygurlarla olan eski dostluk ilişkilerini yeniden canlandırabilir.

Çin tehdidinin farkında olan yeni Japon hükümeti, Uygurlarla olan eski

Şöhret Hoshur

Japonya’nın Başbakan Sanae Takaichi’yi seçmesi, Japon siyasetinde bir dönüm noktası ve benim Uygur ulusum da dahil olmak üzere Asya’daki ezilen halklar için yeni bir umut anlamına geliyor.

Takaichi, onlarca yıldır ilkeli liderliğin sadık bir savunucusu olmuştur. Gerçeğe, ulusal güvenliğe ve ekonomik bağımsızlığa olan bağlılığı, ulusların otoriter etkisine direnmelerine yardımcı olabilecek değerleri somutlaştırmaktadır. Bugün, Japonya’nın ona liderliği emanet etme kararı, ülkenin güvenliğini ve ahlaki bütünlüğünü korumak için atılmış kararlı bir adımdır.

Pekin’in acımasızlığını ilk elden gören bir Uygur olarak, Japonya’nın bu seçimini son derece sembolik buluyorum. Bu, adalet, cesaret ve özgürlüğün Asya’da hâlâ önemli olduğunu gösteren bir açıklamadır. Uygur halkı adına, Başbakan Takaichi ve Japon halkına en içten tebriklerimi sunuyorum.

Uygurlar ve Japonlar arasındaki dostluk tesadüf değildir. Bu dostluk, Çin’in yayılmacılık tehdidiyle karşı karşıya olan iki ulusun ortak tarihsel ve jeopolitik gerçeklikleri üzerine kurulmuştur.

Okumadan Geçme  Çin’in kayıp olan Dışişleri Bakanı istifa etti

Uygurlar için Çin bir zamanlar komşuydu; şimdi ise sömürgeci. Nesiller boyu Pekin’in baskısı altında yaşadık. Japonya için bu tehdit farklı bir şekil alıyor: toprak anlaşmazlıkları, gizli casusluk ve ekonomik baskı. Yapay zeka ve modern teknolojiler başka yerlerde küresel refahı artırırken, benim vatanım Doğu Türkistan’da toplama kampları inşa etmek ve yönetmek için kullanılıyor. Japonya’ya ilerleme getiren aynı araçlar, halkıma karşı gözetim ve kültürel silme araçlarına dönüştürülüyor. 1950’lerde Han Çinliler, Doğu Türkistan nüfusunun sadece yüzde dördünü oluşturuyordu. Bugün ise yüzde kırkın üzerindedir. Yaşadığımız demografik ve kültürel yerinden edilme, Japonya da dahil olmak üzere tüm uluslara, kontrolsüz otoriterliğin bedeli konusunda bir uyarı olmalıdır.

Son yirmi yılda, yüzlerce Uygur akademisyen ve aktivist Japonya’yı ziyaret ederek akademik konferanslara, siyasi toplantılara ve barışçıl gösterilere katıldı. 2012 yılında Tokyo’da düzenlenen Dördüncü Dünya Uygur Kongresi, uzun diyalog ve dayanışma yolculuğumuzun birçok dönüm noktalarından biriydi.

Okumadan Geçme  Doğu Türkistan’da Uygur iş adamları tutuklanırken 2.5 milyon Çinli işletme kayıt altında alındı

Bu alışverişler sayesinde, Japonya’nın demokratik değerlerinden ve ahlaki netliğinden çok şey öğrendik. Takaichi ve partisinin üyeleri de dahil olmak üzere, Japonya’nın Uygur davasının dostları bize destek ve insanlığa olan inancımızı geri kazandırdı. Japonya’nın vicdan ve şefkat örneği, dünya çapındaki hükümetleri ve kuruluşları Çin’in suçlarına karşı seslerini yükseltmeye teşvik etti.

Uygur-Japon dostluğunun neredeyse bir asır öncesine, iletişimin uydu ve akıllı telefonlar değil, gemiler ve telgraflar aracılığıyla sağlandığı zamanlara dayandığını çok az kişi biliyor.

1933 Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin düşüşünden sonra, askeri komutanımız General Mahmut Muhiti, yardım istemek için Japonya’ya gitti. 17 Kasım 1937’de, o zamanlar eski Başbakan General Senjūrō Hayashi’nin liderlik ettiği önde gelen bir İslam örgütü olan Dai Nippon Kaikyō Kyōkai (DNKK – Büyük Japonya Müslüman Birliği) ‘nde bir konuşma yaptı ve Hayashi desteğini ifade etti.

General Senjūrō Hayashi (1876–1943).

Aynı dönemde, sürgündeki Uygur lider Muhammed Emin Buğra, 1934 yılında Japonya’nın Afganistan’daki ilk tam yetkili bakanı olarak atanan Kitada Masamoto ile dostluk ve entelektüel bir ilişki kurdu.

Okumadan Geçme  "Bu suskunluk, sadece Uygurları değil, insanlığımızı da öldürüyor"

Bu ilk karşılaşmalar diplomatik formalitelerden ibaret değildi; bağımsızlık ve haysiyetin değerini anlayan iki halk arasında karşılıklı saygının bir göstergesiydi. Bu karşılaşmalar, Uygurlar ve Japonlar arasındaki manevi köprünün modern çağdan çok önce kurulduğunu bize hatırlatıyor.

Japonya, ezilenlerle ilişkilerinde uzun zamandır dürüstlük ve insanlık göstermiştir. Bugün, Pekin’in baskısı derinleşirken, dünya bir kez daha Tokyo’dan ilkeli liderlik bekliyor.

Başbakan Takaichi’nin önderliğinde, Japonya ile Uygur halkı arasındaki tarihi dostluğun yeni bir işbirliği, manevi dayanışma ve somut eylem düzeyine ulaşacağına inanıyoruz. Japonya, demokratik ülkeleri harekete geçirerek devam eden Uygur soykırımına karşı durmak ve özgürlük ve adalet gibi evrensel değerleri savunmak konusunda belirleyici bir rol oynayabilir.

Japonya tarihinin bu yeni döneminde dostluğumuzun daha da güçlenmesini diliyoruz. Başbakan Sanae Takaichi ve meslektaşlarına en içten selamlarımızı ve tebriklerimizi sunarız.