Mahkum aile üyelerinin mahkumlara yalan söylemeye zorlandığı gerçeği, geçen hafta sosyal medyada yayılan bir video mesajıyla dolaylı olarak doğrulandı. Bu mesajında Uygur Özerk Bölgesi’nden bir avukat, mahkumların ailelerine davranışlarını ve tavsiyelerini anlattı. Bu ifadelerde özellikle mahkûm aile üyelerinin, mahkûmu ziyaret ederken ağlamaması tavsiye edilmektedir. Avukatın açıklamaları mahkumun zihinsel durumunu iyileştirmeyi amaçlıyor gibi görünse de, aynı zamanda aileleri, özellikle Komünist Partinin iyiliklerini(!) aileye aktarmasını tavsiye ederek, Çin belgelerinde kamuya açık olarak sunulan mahkumlara zihinsel olarak boyun eğdirme çağrısını desteklemeye çağırıyor.
Kaşgar’daki belirli bir polis karakolunda polis yardımcısı olarak çalışan bir memur, Urumçi çocuk hapishanesinde yatmakta olan kızını yalnızca ayda iki kez karakolda çalıştığı için görebilmişti. Ama her toplantıda 1-2 saat kuyrukta bekledikten sonra 1 dakika, bazen 2 dakika da konuşuyordu.
Eski şehrin hapishanesindeki bir memur, ailesinin ekranda mahkumlarla karşılaştıklarında yalan söylemek zorunda kaldığı gerçeğini gizlemedi. Ziyaretçiler köy kadrolarının öğretilerine göre konuşmazlarsa, daha sonra mahkumla konuşmalarına izin verilmeyeceğini söyledi.
Çin’in sızdırdığı gizli belgelerde en dikkat çeken içeriklerden biri de bölgenin eski parti sekreteri Chen Quango’nun Uygurları yönetmek için verdiği “4’ün kesilmesi” emriydi. Bunlardan ikisi “köklerin kesilmesi” ve “sosyal bağların kesilmesi”, ikincisinde ise Uygurların birbirleriyle iletişimlerinin azaltılması ve kendi toplumlarının sorunlarından habersiz bırakılmaları önerildi. Uygur diasporasındaki Uygur gözlemciler, aile üyelerinin mahkumlara yalan söylemeye zorlanmasının, bu toplulukla bağları kesmeye yönelik bir tedbirin parçası olduğuna inanıyor.