Uygur Türkleri, Doğu Türkistan’ın işgal edilişinin 74. yıldönümünde Sarıyer Tarabya’daki Çin Başkonsolosluğu önüne yürümek istedi. Alınan güvenlik tedbirleri kapsamında konsolosluğa çıkan yol polis ekipleri tarafından kapatıldı.
Sahilde toplanan kalabalık zaman zaman “Yaşasın bağımsız Doğu Türkistan” sloganları attı.
Burada bir konuşma yapan avukat Burhan Kavuncu, “Bundan 74 sene önce 1949 yılında kızıl Çin, Doğu Türkistan topraklarını işgal etmiştir. 1 Ekim tarihini biz bu insanlık dışı işgalin yıldönümü olarak hatırlıyor tüm insanlığa hatırlatıyoruz. Buna rağmen 1 Ekim gününü Çin devletinin kuruluş yıldönümü olarak kutlayanlar var.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni 1 Ekim’i Çin’in kuruluş yıldönümü olarak kutladığı için kınıyoruz. 1 Ekim’de Çin devletinin çeşitli şehirleriyle kardeş şehir olma vasfını ilan eden hangi partiye hangi belediyeye mensup olursa olsun Türkiye’deki şehir ve büyükşehir belediyelerini de kınıyoruz.” dedi.
Konuşma yapan Gülbahar Celalova ise, “1 sene 3 ay 10 gün kaldım. Ticaret için gittim. 2022’de beni otelde tutukladılar. Müslüman ve Uygur olduğum için. Neden Türkiye’ye gittin kiminle görüştün diye sordular. Ölüm cezası verdiler. Kazakistan beni bulamasın diye adımı soyadımı Çince yazdılar. ” dedi.
Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan, 74 yıldır işgal edilen Doğu Türkistan için yıllardır Sarıyer Tarabya sahilinde buluşarak yaşanan katliamları, asimilasyonu telin ettiklerini ifade etti.
Doğu Türkistan halkının esaret içerisinde yaşadığı soykırım ve insanlığa karşı işlenen cinayetlerde bir gerileme olmadığını belirten Oğuzhan, “halkımız, hürriyet ve bağımsızlığa kavuşmadan, Çin Doğu Türkistan’dan defolmadan, Çin’in yapacağı soykırımlar, insan hak ihlalleri, toplama kampları ve tüm cinayetleri dinmeyecektir. Buna göre hem halk olarak hem teşkilatlarımız olarak irademizi ortaya koyuyoruz.” dedi.
“Halkımız, soykırım ve Çinlileştirme politikasına rağmen direndi, değerlerine sahip çıktı”
Oğuzhan, “Bundan 74 sene önce 1 Ekim’de işgalci komünist Çin, kuruluşunu ilan etti ve Doğu Türkistan’ı zorla kendisine ilhak etti. O günden bugüne dek Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin devlet sistemini, ordusunu, askeri ve polisini, tüm devlet kurumlarını tasfiye ettikten sonra Doğu Türkistan’a bugünkü adıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi statüsü verildi.
Biz Doğu Türkistan halkı 1974’ten beri Çin’in sistematik olarak başlattığı soykırım ve Çinlileştirme politikası, aralıklarla her 10 senede Doğu Türkistan genelinde başlattığı soykırım ve cinayetlere şahit olduk. Buna rağmen halkımız direndi. Milli, İslami kimliğini korudu ve direnişi bir an bile bırakmadı. Halkımız Doğu Türkistan’da 2016 yılına kadar milli kimlik ve kültürünü muhafaza etmek, Çin’e direnmek, Çinlileşmeyi kabul etmemek, nüfusunun kıyılmasına müsaade etmemek, Çinlilerin Doğu Türkistan’a yerleşip demografisini değiştirmemesi, ezanların susmaması, camilerin şimdi olduğu gibi yıkılmaması, kızlarımızın iffet ve namusunu korumak için mücadele verdi.” diye konuştu.
slam dünyasına Doğu Türkistan’a sahip çıkma çağrısı
Doğu Türkistan halkının bütün dünyadan tecrit edildiğini, İslam, Müslümanlar ve Türki cumhuriyetlerindeki kardeşleri ile irtibatlarının koparıldığını hatırlatan Oğuzhan, “Doğu Türkistan’da kapalı kutu içerisinde, 21’inci asırda kimsenin tahayyül edemeyeceği şekilde her türlü zulüm, işkence, soykırım ve cinayete maruz kaldı. Halkımız yine direniyor. Türk cumhuriyetlerini, İslam dünyasını Doğu Türkistan meselesine arka çıkmaları, bunu sahiplenmeleri, doğu Türkistan’ın Karabağ’dab, Filistin’den, İstanbul’dan, Ankara’dan, Musul ve Kerkük’ten, Semerkant’tan, Taşkent’ten farklı görülmemesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.