Nöbetçi Eczaneler
Son on beş yıldır İrlanda’da yaşayan İrlanda vatandaşı ve küçük İrlandalı Uygur topluluğunun üyesi olan Nuria Zyden, ÇKP rejiminin Doğu Türkistan’daki baskı kampanyası hakkında kamuoyuna konuşmaktan korkuyordu.
“İrlanda’ya geldim ama yine de korkuyla yaşıyordum. Gerçekte ne yaşadığımı, bana neler olduğunu hiçbir zaman söyleyemedim” diyor.
Zyden, Çin’deki etnik kimlik konusunda uzmanlaşmış İrlandalı akademisyen David O’Brien ile birlikte İrlanda Uygur Cutural Association’ın kurucu ortağı oldu.
Uygur kültürü ve diline odaklanacak, aynı zamanda Çin’deki Uygur halkının başına gelenler hakkında farkındalık oluşturmayı da amaçlayacak.
Yeni dernek, çoğu Uygur geleneksel kıyafetleri giyen topluluk üyelerinin katıldığı, Cuma günü Dublin’deki bir restoranda kuruluş töreni düzenlendi.
Etkinlikte Uygur müziği ve şiirinin yanı sıra katılımcıların getirdiği yiyecek ve kekler de yer aldı.
Lansmana katılanlar arasında Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, Uygur Hareketi başkanı Ruşen Abbas, Uygur Araştırmaları Merkezi’nin başkanı Abdulhakim İdris, Tayvanlı Pierre Yang da vardı. İrlanda temsilcisi, İrlanda Holokost Farkındalığı Derneği’nden Oliver Sears, İrlanda’daki Müslüman cemaatinin temsilcileri, Uygur hareketinin İrlandalı destekçileri ve ABD büyükelçiliğinin temsilcileri yer aldı.
Lansmandan önce konuşan Zyden, İrlanda’da yaşamaya başladığında ve İrlanda vatandaşı olduğunda, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi’nin (UNHCHR) insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini söylediği Çin’deki Uygur topluluğuna yönelik baskı hakkında fikrini söylemekten hâlâ korktuğunu fark etti.
“Son zamanlarda hayatın kısa olduğunu ve gerçek değerlerimizi korumamız gerektiğini düşünüyordum. Yaptıklarının yanlış olduğuna inanıyorsam, yine de ikiyüzlü olmamalı ve her şeyin yolunda olduğunu söylememeliyim” dedi.
İfade özgürlüğünü tanıyan bir ülkede yaşarken, açıkça konuşmak yanılma riski taşısa bile, Pekin’deki rejim tarafından kontrol edildiğini hissetmeye devam etmesinin “adil olmadığını” güçlü bir şekilde düşünüyor.
“Sadece güvenliğimizi, kendimizi düşünerek bu kadar bencil olamayız. Özellikle kendi insanımızın, kendi milletimizin, bacımızın, kardeşimizin başına bir şey geliyorsa, insan kardeşlerimizi önemsemeliyiz. Eğer hâlâ sessiz kalırsam, hâlâ onların sistemi tarafından kontrol ediliyorsam buna değmeyeceğini düşünüyorum. Ben inandığım şeyi savunmuyorum.”
Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da Müslüman olan Uygur halkının durumu şu anda sefalet içindeyken, “tarihte bir ihtişamımız vardı, bir mirasımız vardı, güzel müziğimiz, sanatımız, İpek Yolu vardı. Bu kültürü yaşatmak önemli. Her kültür kutlanmayı ve nesillere aktarılmayı hak ediyor” dedi.
Perşembe günü Dublin Şehir Üniversitesi’nde yapılan bir konuşmada Uygur Hareketi başkanı Ruşen Abbas, Doğu Türkistan’daki Uygurlara ve diğer Türk halklarına karşı yürütülen kampanyanın toplama kamplarını, son teknoloji gözetim teknolojisini, zorla kısırlaştırmaları ve kürtajları, toplu tecavüzü, organ toplamayı, çocuk kaçırmayı, kölelik ve günümüzün modern suçlarını içerdiğini söyledi. .
Dublin’deki Çin büyükelçiliği geçen yıl yaptığı açıklamada, Doğu Türkistan’daki yetkililerin Çin yasalarına tam uygun olarak, burada “aşırılıkla” mücadele etmek için “kararlı önlemler” aldığını iddia etmişti. Açıklamada, “Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki tüm etnik gruplar eşitliğe sahiptir” denildi. Köle emeği iddiaları “Çin karşıtı güçler” tarafından uydurulan “büyük bir yalandı”.
Kaynak: Irish Times