Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dünya Sessiz: Uygurlara Yönelik Soykırıma Karşı Küresel Hareketsizlik

Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının raporlarında yer alan, Sincan’daki Uygurlara yönelik zulümlere dair ezici kanıtlara rağmen, uluslararası toplum kararlı bir tepki vermekte büyük ölçüde başarısız oldu. Pek çok parlamento Çin’in eylemlerini soykırım olarak kınasa da, bu beyanlar yasal bir bağlayıcılığa sahip değil ve çoğu zaman ekonomik çıkarlar tarafından zayıflatılıyor. BM İnsan Hakları Konseyi de meseleyi ele almakta zorlanıyor. Batılı demokrasiler tarafından uygulanan yaptırımlar büyük ölçüde sembolik kaldı, Uluslararası Ceza Mahkemesi ise yetki sınırlamaları nedeniyle harekete geçemiyor. Bu hareketsizlik, uluslararası hesap verebilirliğin genel bir çöküşünü yansıtıyor.

Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının raporlarında yer alan,

Birleşmiş Milletler (BM) ve insan hakları kuruluşlarının Uygurlara yönelik ağır insan hakları ihlallerine dair kapsamlı raporlarına rağmen, uluslararası toplum etkili bir yanıt veremedi. Birçok ülke parlamentoları Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’daki uygulamalarını “soykırım” olarak nitelese de, bu kararlar hukuken bağlayıcı değil ve çoğu zaman ekonomik çıkarlar nedeniyle eyleme dönüşmüyor.

Üç Yıl Geçti, Hâlâ Adım Yok

BM’nin 2022’de yayımladığı rapor, Çin’in Uygurlara ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik muamelesinin “insanlığa karşı suçlara varabileceğini” belirtmişti. Aradan geçen üç yılda ise dünya genelinde somut bir adım atılmadı. Uydu görüntüleri, tanık ifadeleri ve resmi belgelerle belgelenen sistematik baskı politikaları, uluslararası toplumu harekete geçirmeye yetmedi.

Uzmanlara göre bu sessizlik, yalnızca Uygurların değil, uluslararası hukukun da kaybı anlamına geliyor.

BM Raporları: Kitlesel Gözaltı, İşkence, Zorla Çalıştırma

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 2022 raporuna göre, Doğu Türkistan’da kitlesel gözaltı kampları, işkence, cinsel şiddet, zorla çalıştırma ve zorunlu doğum kontrolü uygulamaları yaygın şekilde sürüyor.

Okumadan Geçme  İktidarın "yerli ve milli" ilan ettiği Çin ajanı Doğu Perinçek'in partisi, Çin’den yeni talimatları almış

Amnesty International ve Human Rights Watch’un bulguları da bu tabloyu doğruluyor. İnsan hakları örgütleri, bir milyondan fazla Uygur’un toplama kamplarında tutulduğunu, çocukların ailelerinden koparıldığını ve Uygur kültürünün sistematik biçimde yok edildiğini bildiriyor.

Çin İstatistikleri Soykırım İddialarını Güçlendiriyor

Çin’in kendi verileri, baskı politikalarının nüfus üzerinde oluşturduğu dramatik düşüşü gözler önüne seriyor. 2015–2018 arasında Hotan ve Kaşgar’daki doğum oranları yüzde 60’tan fazla azaldı. Aynı dönemde ülke genelindeki düşüş yüzde 10’un altındaydı. Uzmanlar bu durumun, 1948 Soykırım Sözleşmesi’nde tanımlanan “bir grubun doğumlarını engelleme” eylemine denk geldiğini belirtiyor.

Parlamentolar Tanıyor, Hükümetler Geri Adım Atıyor

ABD, Kanada, İngiltere, Fransa ve Hollanda dâhil olmak üzere dokuz ülke parlamentosu Çin’in eylemlerini “soykırım” olarak tanıdı. Ancak bu kararlar pratikte bir politika değişikliğine yol açmadı.
Örneğin Fransa Parlamentosu kararı 169’a karşı 1 oyla kabul etti, ancak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Pekin Olimpiyatları’nı boykot çağrılarını reddetti. Yeni Zelanda ise Çin’le ilişkileri zedelememek için “soykırım” ifadesini karar metninden çıkardı.

Okumadan Geçme  Abidin Damollam: 96 Yaşındaki Uygur Din Adamı Hapishanede Öldü

BM İnsan Hakları Konseyi’nde Tarihî Ret

Ekim 2022’de BM İnsan Hakları Konseyi’nde, yalnızca BM’nin kendi Doğu Türkistan raporunun tartışılmasını öngören önerge 19’a karşı 17 oyla reddedildi. Oylamada 11 ülke çekimser kaldı.
Bu sonuç, Konsey tarihindeki en nadir olaylardan biri olarak kayıtlara geçti. Önergeye karşı çıkan ülkeler arasında Pakistan, Katar, Endonezya ve BAE gibi İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri de yer aldı.

Amnesty International kararı “failleri koruyan bir oylama” olarak nitelendirdi.

Yaptırımlar Sembolik Kaldı

ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Kanada’nın 2021’de uyguladığı koordineli yaptırımlar, Çin’in Doğu Türkistan politikasında herhangi bir değişiklik oluşturmadı. ABD, 100’den fazla yetkiliyi hedef alan ek yaptırımlar açıkladı. Ancak bu yaptırımlar, seyahat yasakları ve Batı’daki mal varlıklarının dondurulmasıyla sınırlı kaldı.

2022’de yürürlüğe giren Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası, Doğu Türkistan menşeli ürünlerin ithalatını yasakladı. Ancak tedarik zincirlerinin şeffaf olmaması nedeniyle yasa etkili uygulanamıyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Yetkisiz

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Çin’in Roma Statüsü’ne taraf olmaması nedeniyle soruşturma başlatamıyor. Suçların işlendiği ülke UCM üyesi olmadığı sürece mahkeme harekete geçemiyor. Çin’in BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı da olası bir sevk kararını engelliyor.

Okumadan Geçme  Şaibeli bombalı saldırıda Uygurlara yardım ettiği iddia edilen kadın aklandı

Böylece, çağımızın en kapsamlı şekilde belgelenmiş insan hakları ihlallerinden biri, uluslararası adaletin erişimi dışında kalıyor.

“Bir Daha Asla” Sözü Boş Mu Kalıyor?

Uzmanlara göre, Doğu Türkistan konusunda küresel sessizlik, otoriter rejimlere “cezasızlık” mesajı gönderiyor. Bu durum yalnızca mağdurların adalet beklentisini değil, insan hakları sistemine olan inancı da zedeliyor.

2023’te 51 BM üyesi ülke Pekin’i kınayan ortak bir bildiri yayımladı. Ancak Doğu Türkistan’da hâlâ binlerce aile parçalanmış, çocuklar devlet kurumlarında asimilasyona uğruyor.

“Doğu Türkistan, Küresel Sistem İçin Bir Test”

Uzmanlara göre, Uygurlara yönelik baskı yalnızca bir insan hakları trajedisi değil, uluslararası sistemin meşruiyetini ölçen bir sınav.

Ekonomik çıkarlar, ahlaki sorumluluğun önüne geçtiği sürece, Doğu Türkistan trajedisi hem Çin’in baskısının hem de dünyanın sessizliğinin simgesi olmaya devam edecek.