Nöbetçi Eczaneler
Çinli bir diplomat konuşmasını yarıda kesti ve kürsünün itiraz etmesini istedi. Çinli diplomat, İsa’nın “sözde STK”nın temsilcisi olmadığını söyledi. Ancak BM İnsan Hakları Konseyi Başkan Yardımcısı Asım Ahmed, Uygur aktivistlerin açıklamasını tamamlamasına izin verdi.
“O zamandan beri, CERD (Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi) de dahil olmak üzere birçok BM uzmanı endişelerini tekrarladı. CESCR (Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi) ve CEDAW (Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi) komiteleri de Çin’i baskıyı meşrulaştıran terörle mücadele politikalarına son vermeye çağıran nihai gözlemlerini yayınladılar.”
Daha iki gün önce, BM özel raportörleri, devlet tarafından işletilen yatılı okulların genişletilmesi ve dil haklarının aşındırılmasıyla Uygur çocuklarının zorla ayrılması konusunda ciddi kaygılarını dile getirdiler.
İsa, BM’ye, “Artan sayıda BM belgesine rağmen, bu Konsey hesap verebilirlik yollarını anlamlı bir şekilde ele almada başarısız oldu” dedi.
“Bu arada diasporadaki Uygurlar akrabalarımızın birer birer ortadan kaybolmasını izliyor, ölümleriyle ilgili haberler alıyor ve sürekli misillemelerle karşı karşıya kalıyor. Sadece birkaç gün önce Prof. Rahile Davut’un ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını öğrendik. Kendi kardeşim Hushtar İsa da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Annemi toplama kampında kaybettim” diye konuştu. Dolkun İsa yaptığı açıklamada, “Şi Cinping, Urumçi’ye yaptığı son ziyarette, terörle mücadele politikalarının uzun vadeli bir plan olduğunu tekrarladı ve baskının yakın zamanda sona ermeyeceğini belirtti. Bir Daha Asla’nın sözünü tutmayı unutmamalıyız” dedi.
ANI ile konuşan Uygur Kongre Başkanı Dolkun İsa Çin’in engellem eylemini kınadı ve Çin hükümetinin “gerçeği gizlemeye” çalıştığını söyledi.
“Bu ilk kez değildi. Tabii ki, Çin hükümeti beni bir konsey olarak görmek istemiyor. Çin hükümeti, Uygur’un sesinin BM İnsani Yardım Konseyi’nde yükselmesini istemiyor çünkü bugün milyonlarca insan hala toplama kamplarında acı çekiyor.” dedi
Ayrıca, “Bir milyondan fazla Uygur çocuğu aileden ayrılıyor. Bu bugün ciddi bir konudur. Bu, bu sorunu gündeme getirmek için doğru platformdur. Ancak Çin hükümeti bunu istemiyor. Çin hükümeti gerçeği gizlemeye çalışıyor Çin hükümeti BM ve diğer uluslararası platformlar önünde suçunu gizlemeye çalışıyor.”
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları’ndan yapılan resmi basın açıklamasında, 26 Eylül’ün başlarında, Birleşmiş Milletler’in, Doğu Türkistan’ın Çin’deki devlet tarafından işletilen yatılı okul sisteminin, çocukların ana dilinde eğitim sağlayamayan ve Uygur ve diğer azınlık Müslüman çocukları ailelerinden ve topluluklarından zorla ayırarak zorla asimilasyonlarına yol açan önemli bir genişleme iddialarıyla ilgili endişelerini dile getirdiği belirtildi.
BM’den yapılan açıklamada, bu yatılı okullara yerleştirilen Uygur çocukların Uygur dilinde eğitime çok az erişime sahip oldukları veya hiç erişemedikleri ve hem Uygurca hem de Mandarin’de iki dilliliğe ulaşmayı amaçlayan eğitimin aksine, sadece Mandarin (Putonghua) konuşmak ve öğrenmek için artan baskı altında oldukları bildirildi. Öğretmenler ayrıca Uygur dilini belirli dil sınıflarının dışında kullandıkları için yaptırım altına alınabilir.