Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çin neden sürekli olarak Doğu Türkistan’da güvenlik ve istikrarı vurguluyor?

Çinli yetkililerin 2025 Çin Bahar Bayramı öncesinde Doğu Türkistan’da devam eden kış baskısı, bölgedeki ulusal güvenlik propaganda kampanyasıyla eşzamanlı olarak, Doğu Türkistan’daki durumu yakından takip eden gözlemcilerin dikkatini çekiyor.

Çinli yetkililerin 2025 Çin Bahar Bayramı öncesinde Doğu Türkistan'da devam

Çin medyasına göre, 2025 yılına kadar, özellikle Çin Yeni Yılı yaklaşırken, Doğu Türkistan’daki polis yetkilileri bir “kış kampanyası” başlattı. Sözde Uygur Özerk Bölgesi parti sekreteri Ma Şingrui, yeni yılın başından bu yana bölgedeki güvenlik ve istikrar konularına defalarca atıfta bulundu. 9 Ocak’ta Hoten’de düzenlenen özel bir teftiş gezisi sırasında “uzun vadeli barış ve istikrarın korunması” vurgusunu yaptı. Ayrıca Tengritag Ağı raporunda, 10 Aralık’ta Doğu Türkistan’da 10 Aralık’ta düzenlenen Polis Günü’nde “bölgede istikrarın sağlanmasına katkıda bulunan örnek polis memurlarının” onurlandırıldığı belirtilmiş ve bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasında polisin rolü vurgulanmıştır. Alanda kurulan Anar (Nar) güvenlik ağı ön plana çıkarıldı.

Çin Komünist Partisi’nin Uygur Bölgesi’ndeki Komitesi’nin resmi gazetesi Sincan, 10 Ocak’tan bu yana “ulusal güvenlik eğitimini” teşvik etmek için web sitesinde “Nar” sayfasının oluşturulduğunu bildirdi. Rapora göre, bu bölüm devlet kurumlarına Uygur ulusal güvenliği ile ilgili propaganda bilgileri sağlıyor. Bu forumun rolüyle ilgili olarak Xinjiang, “ulusal güvenliği eğitmeyi” amaçlayan “Nar” sayfasının kurulmasının, “Sincan genelinde ulusal güvenlik propagandasını teşvik etmede ve genel halkın ‘ulusal güvenlik bilinci ve anlayışı’ konusundaki farkındalığını artırmada büyük önem taşıdığını” bildirdi.

Okumadan Geçme  Uygur Hareketi, ABD Yönetiminin De Minimis Boşluğunu Kapatma Girişimini Takdirle Karşıladı

Chicago Üniversitesi’nde misafir profesör ve insan hakları avukatı olan Teng Biao’ya göre, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’ı sürekli baskı altında tutarak “dövmeye” devam etmesi, bölgedeki baskıcı soykırım politikalarını ve insanlığa karşı işlenen suçları meşrulaştırmaya yönelik bir taktiktir:

“Çin Komünist hükümetinin son yedi-sekiz yıldır Doğu Türkistan’da uyguladığı ağır baskı, yüksek teknolojili gözetim sistemi ve abluka politikaları nedeniyle Doğu Türkistan bir ‘açık cezaevi’ haline gelmiştir. Dolayısıyla orada sözde “istikrar tedbirleri” almaya gerek yoktur. Ancak, Çin hükümeti istikrarı vurgulamaya devam ediyor; acımasız baskı ve şiddet kampanyalarını sürdürüyorlar.”

Bunu sadece Çin hükümetinin soykırım politikalarını ve insanlığa karşı işlediği suçları örtbas etmek için bir bahane arayışı ya da bölgedeki yoğun baskılarını meşrulaştırma çabası olarak görebiliriz. Amaçları, “Sincan‘da terörizm, aşırıcılık ve istikrarsızlık hâlâ var ve bu nedenle şiddetle mücadele etmeye devam etmeliyiz” mesajını vermektir. Gerçekte bu, bir hırsızın bağırmasına benziyor: “Hırsızı yakalayın!” “Çin komünist hükümeti bu yollarla Doğu Türkistan’da insanlığa karşı işlediği suçları örtbas etmeye çalışıyor.”

Uygur aktivist İlşat Hasan’a göre soykırımın devam ettiği Doğu Türkistan’da 2025 yılı başlarında başlayan “Kış Kampanyası” aslında Uygurları hedef alan büyük bir tasfiye.

Okumadan Geçme  Kuran-ı Kerim Doğu Türkistan’da toplama kampına atılmak için yeterli sebep

İlşat Hasan ise yetkililerin bölgesel istikrara odaklanmasının Doğu Türkistan’ın istikrarına ilişkin endişelerinin ciddiyetini gösterdiğini söyledi.

İlşat Hasan’a göre, Çin’de şu anda kötüleşen ekonomik durum, artan işsizlik oranı, Çin’in iç eyaletlerinde meydana gelen kitlesel protestoların yanı sıra geçen yılın sonunda Suriye’de Beşar Esed rejiminin devrilmesi, Orta Doğu’daki kargaşa ve bölgedeki çatışmalar, Çin’in Doğu Türkistan’ın istikrarına ilişkin endişelerine katkıda bulundu. Ve endişeleri artmaya devam ediyor.

ABD’de yaşayan Tongalı (etnik Hui Çinli Müslüman) bir analist olan Bay Ma Guo, Çin hükümetinin “istikrarı korumak” adına Uygur halkına yönelik devam eden baskılarının ardındaki nedenler ve endişeler hakkındaki şöyle dedi:

“Çin hükümetinin Uygurlara yönelik devam eden etnik baskı ve “etnik temizlik” politikasının yanı sıra, mevcut “kış saldırısının” arkasındaki en önemli neden Uygurların sınır ve ulus ötesi bir halk olmasıdır. Uygurlar Türkçe konuşan bir etnik gruptur. Tarihsel olarak Orta Asya ülkeleri ve Türkiye ile kan, kültür, dil ve din açısından yakın bağları olmuştur. Dahası, Uygurlar İslam’a inanan bir millettir. Uygurların bu özelliği onları Çin işgali altındaki Tibetliler ve Moğollardan ayırmaktadır. Tibetliler ve Moğollar sadece Çin içinde başka bir etnik grup ya da azınlık olarak var olmaktadır. Uygurlar gibi küreselleşme içinde yaşayan, birden fazla ülke ve bölgede yaşayan ve geniş Avrasya coğrafyasında yaşayan halklarla yakın bağları yoktur. Uygur militanların Suriye’de Beşar Esed rejiminin devrilmesinde oynadıkları rol ve bazı askeri güç gösterileri Çin hükümeti için korkutucu bir durum. Çin hükümetinin endişe duyduğu faktörlerden biri de budur.”

Okumadan Geçme  İşgalci Çin’in Toplama Kampı mağduru Uygurlar yaşanan zulmü anlattı

Almanya’da bağımsız bir analist olan Enver Ahmet, Çin hükümetinin Uygur halkına yönelik “istikrar” ve “sıkı baskı” vurgusunu sürdürmesinin, bölgedeki olası bir huzursuzluktan duyduğu korkudan kaynaklandığını söylüyor.

Enver Ahmet konuşmasında, “12 Aralık Öğrenci Hareketi “nden bu yana yaşanan olaylara ve nedenlerine değindi. 1985’te Urumçi’de meydana gelen olaylardan 2022’deki “Urumçi’deki 25 Kasım yangın trajedisine” ve Çin’de başlayan “Beyaz Kitap Devrimi “ne kadar.

Enver Ahmet, Çin’in Doğu Türkistan’daki şiddet politikalarının tarihsel olarak Çin hükümetini alarma geçiren büyük protestolara yol açtığını vurguladı.