Dünya Uygur Kongresi İcra Komitesi Başkanı Ömer Kanat, katılımcılara bu konu hakkında kısa bir açıklama yaptı. Onun açıklamasına göre Çin hükümeti, Doğu Türkistan’ı işgal ettiği 1949’dan bu yana Uygurları yok etmeye yönelik çeşitli politikalar uyguluyor; dolayısıyla Uygur sorunu sadece bir insan hakları sorunu değil, aynı zamanda uluslararası sorundur. Bu durumlardan bahsederek, “Doğu Türkistan’ın, Çin hükümetinin buradaki varlığı da dahil olmak üzere mevcut durumunun uluslararası hukuka dayalı olarak değerlendirilmesi amacıyla bir araştırma projesi başlattık. Bunu uluslararası camiaya daha iyi duyurmak ve diğer ülkeleri ikna etmek.”
Konuşmasının ardından durumla ilgili daha fazla ayrıntı vermek için Amerikalı Uluslararası İnsan Hakları Hukukçusu Michael Van Walt’u da foruma davet etti.
Tanınmış bir uluslararası insan hakları savunucusu ve araştırmacı olan Michael van Walt, kendisi ve meslektaşlarının bu araştırma projesini üstlendiği üç yıldır bu konu üzerinde çalışmaktadır. Konuşmasında bu konuya değindi: “Bu süreçte Doğu Türkistan’ı son 2000 yıldır kimlerin yönettiğine baktık. Ayrıca sadece Uygurların değil, bugün <Çin Halk Cumhuriyeti> olarak bilinen Çinlilerin de yaşadığı bu toprakları kimlerin yönettiği gibi tarihi gerçeklere de baktık. “Bu dönemde Doğu Türkistan’ın mevcut durumunu sömürgecilik kavramı ve bunun tarihi örnekleri ile uluslararası hukukun uygulanmasına dayanarak değerlendirdik.”
Michael Van Walt konuşmasında tarihsel olarak “Çin” kavramını ve “Çin” kelimesini ulus, bölge ve hükümet açısından ele alarak detaylı bir şekilde anlattı. Bu konuda şunları söyledi: “Doğu Türkistan, eski çağlardan beri Çin’in bir parçasıdır veya Çin devletinin bir parçasıdır iddiası tamamen yanlıştır; Tarih boyunca var olan ve bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti’ne kadar uzanan tek bir Çin devleti hiçbir zaman olmamıştır; Qing İmparatorluğu bir Çin devleti değildi; 1912’de Çin Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar geçen iki buçuk yüzyıl boyunca Çin devleti yoktu; Çin Halk Cumhuriyeti sanıldığının aksine aynı bölgeyi farklı bir isimle yorumlamış ve devam ettirmemiştir.”
Bu konuda araştırmanın devam edeceğini belirtti ve “Doğu Türkistan’daki Uygurları ve Kazak gibi diğer etnik grupları sömürgeciliğin kurbanı olarak düşünecek kadar kanıtımız var.” dedi.
Toplantının sonunda konuyla ilgili her kesimden insanın sorularını yanıtladı. Raporu ve içinde yer alan sonuç açıklamaları ile bu konudaki açıklayıcı ifadeler katılımcıların yoğun ilgisini çekti.