Hûd Sûresinde istikamet emredilmiştir. İsti-
kamet, doğruluk, çetinlerin çetini bir iştir. Zira istikamet, bütün fiiller, hâller, sözler ve ahlâkta orta yeri tutmak ve onda sabit kalmaktır. O şekilde ki, bütün fiillerde zaruret dışına taşılmasın ve ifrat ve tefritten korunabilsin… Onun içindir ki, “keramet ve hârikalarda iş yoktur, iş istikamettedir” demişlerdir.
•
Günümüzde müslümanların, sahilsiz bir der-
ya gibi içinde çırpındığı en büyük günah, fiilî olmaktan ziyâde kalbîdir; ve belki her fiilî günahtan beter olarak, İslâm ahlâkına bîgânelikte toplanmaktadır… İstikamet derdi, “doğru yol” meselesi filân hak getire!..
(Şeriat iki kısma ayrılır: İtikada bağlı olanlar, amele bağlı olanlar… İtikada bağlı olanlar, dinin esasmdandır. Amele bağlı olanlar ise, dinin teferruatı arasında sayılır… İtikadı yitiren, “necat ehli-kurtuluş ehli” olamaz; âhiret azabından halâsı da onun için tasavvur edilemez. Ameli yitiren ise; durumu Sûbhan Hakkın iradesine kalmıştır. Dilerse af eder, dilerse günahı kadar azab eder…
Cehennemde ebedî kalmak, itikadı yitiren içindir; dinin zarurî hükümlerini inkâr edene göredir…
Ameli yapmayan, her ne kadar azaba uğrayacak ise de, cehennemde ebedî kalmak onun hakkında yoktur… İtikada dair olan işler, dinin esasında ve İslâm’ın zarurî işlerinden olduğuna göre, zarurî olarak, onu beyan etmemiz gerekti… Amele dair işlerde, hem teferruat hem tafsil olduğundan, onu fıkıh kitaplarına havale ettik. Ama rağbete getirmek için, amele dair işlerden zarurî olanları bir mikdar beyân edilecektir.-MEKTUBAT, İmâm-ı Rabbânî.)
•
İslâm itikad arsasının ölçü ve ölçülendirme-
lerinin esası üzerine kurulabilecek İslâmî bir
dünya görüşü, itikadî yamukluklar gözardı edildiği ve bellibaşh nisbet beyânları yerine getirilmediği zaman vücut bulmaz… Güya İslâm adına çırpıştırılmış fikirlerden kurulu köpek kulübesi cinsinden uyduruk oluşumlar bir yana, kelimenin gerçek anlamıyla insan ve toplum meselelerini kuşatıcı İslâmî bir dünya görüşü, ancak “Ehl-i Sünnet” itikadıyla mümkündür; Büyük Doğu-İbda, bu davanın hem tespitçisi ve hem de dünyada “İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik” mevzuundaki tek “sistem” terkibidir!..
Bu levhanın başına konulması gereken “imân-istikamet-kurtuluş yolu” bahsini sona koyarak, aynı zamanda 5. Levha’nın mevzuu olan “Kurtuluş Yolu” davasına da başlangıç yapmış bulunuyoruz!..
“Kurtuluş Yolu” terkibi hakkında, şu hususa
dikkat çekelim: İşin bir yönü doğrudan doğruya imân ve amel yolunun sapık kollardan tefriki meselelerini, diğer yönü de bu “sünnet ve cemaat ehli” diye çerçevelenen yolun maksadına uygun olarak insan ve toplum meselelerinin halline dair “dünya görüşü-sistem” anlayışımızın tatbiki ve en geniş anlamıyla mücadele ölçülendirmelerini kapsar… Eserin başından beri üzerinde durduğumuz bu hususu, böylece tekrardan hatırlatmış oluyoruz!..
Salih Mirzabeyoğlu
İBDA Diyalektiği
Sayfa: 114-115-116