Syria TV tarafından yayınlanan rapor, İran ile işgalci israil arasında çıkarların örtüştüğünü ve işgalci israil’in 2017’den bu yana gizlediği SDG ile temaslarının artık bir sır olmadığını belirtiyor.
Rapora göre, “İran’ın Suriye’de yaşananlara yaklaşımı İsrail’inkinden çok da farklı değil, zira her iki taraf da Esed karşıtı askeri grupların savaşı kendi lehlerine sonuçlandırmasını, bu gruplarla 10 yılı aşkın süredir doğrudan ilişkilerini sürdüren Türk vizyonu için bir zafer olarak görüyor ve dolayısıyla Suriye’de Türk nüfuzuna karşı kullanılabilecek tek askeri oluşumu destekleme konusunda çıkarlar birleşiyor.”
Raporda birçok Suriyeli Kürt siyasetçinin SDG’nin ana bileşeni olan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile İran arasındaki ilişkinin Kudüs Gücü’nün eski komutanı Kasım Süleymani dönemine kadar uzanan eski bir ilişki olduğu konusunda ısrarcı olduğu belirtiliyor.
Süleymani’nin 2013’ten bu yana YPG’nin Suriye’de ve Türkiye sınırına yakın bölgelerde faaliyet alanını genişletmeye çalıştığını belirten uzman, PKK’nın Irak’ta İran Devrim Muhafızları Ordusu’yla (DMO) kurduğu ve bazı PKK unsurlarının İran destekli Halk Seferberlik Güçleri’ne (HSG) katılmasıyla kristalize olan ilişkiye dikkat çekiyor.
“Türkiye 2023 ve 2024 yıllarında Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı yürüttüğü askeri operasyonların kapsamını genişlettikçe, Türk basınına sızan haberlere göre İran’ın PKK’ya verdiği destek insansız hava araçlarıyla desteklenmeye varacak kadar arttı.”
Süleymaniye’yi kontrol eden Devrim Muhafızları ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Süleymaniye’de savaşçılarını eğiten SDG arasındaki ittifak açıkça belirginleşti. Rapora göre SDG bunun karşılığında KYB’ye Suriye petrol gelirlerinin bir kısmını sağlıyor.
Rapor mevcut sahnenin kesişme noktalarını şöyle açıklıyor: “Beşar Esed’in düşmesi ve öncesinde İsrail ile yaşanan çatışmalar sonucunda Lübnanlı Hizbullah savaşçılarının büyük bir kısmının Suriye’ye gitmesiyle Tahran Suriye’deki etkisini kaybetti, özellikle de Halk Seferberlik Birlikleri ABD’den Suriye sınırında faaliyet göstermekte ısrar etmeleri halinde hedef alınacaklarına dair tehditler aldığından.” Tahran bu noktada Suriye’de ortak hareket etmeyi koordine etmek için SDG ile görüşmelerini yoğunlaştırma eğilimine girdi.
Rapora göre Tahran, Halep’in doğusundaki Menbiç kırsalında Tişrin Barajı yakınlarında yoğunlaşan Türk askeri operasyonlarına karşı koymasına yardımcı olmak için örgüte son zamanlarda bazı askeri teçhizat sağladı.
Biden yönetiminin Tahran ile SDG arasında son yıllarda gelişen ilişkiyi görmezden gelmesi de dikkat çekici; raporda bunun “Türkiye’nin çıkarları pahasına Tahran’ın çıkarlarını anlama ve uzlaştırma bağlamında” olduğu belirtiliyor.
Bu arada işgalci israil, Esed’e karşı uluslararası ve bölgesel açıklığı destekleyerek İran’ın Esed üzerindeki etkisini zayıflatmayı içeren farklı bir yaklaşım üzerinde çalışıyor.
Esed’in kaçışından sonra yapılan Türk resmi açıklamalarında Tel Aviv’in çıkarlarının Suriye’de ya da Irak’ta azınlıkları, özellikle de Kürtleri desteklemekten geçtiği vurgulandı ve ardından SDG ile temasları yavaş yavaş ortaya çıktı.