Bölge kaynaklarının aktardığına göre Pekin yönetimi, Taliban’a doğrudan uyarıda bulunarak Afgan ordusu içinde yer aldığı iddia edilen Uygur savaşçıların tasfiye edilmesini istedi. Çin’in bu baskısı, Pekin’in Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yönelik politikalarının yeni bir yansıması olarak yorumlanıyor.
Çin’in gündeme taşıdığı raporlarda, Afganistan’da 15 bin ila 35 bin arasında Uygur savaşçı ve ailelerinin bulunduğu öne sürülüyor. Pekin, bu kişileri “terör unsuru” olarak tanımlarken, bölge uzmanları bu yaklaşımın Çin’in yıllardır sürdürdüğü baskıcı güvenlik söyleminin bir parçası olduğunu vurguluyor. Doğu Türkistan’da milyonlarca Uygur’un toplama kamplarında tutulduğu, dini ve kültürel kimliklerinin yok edilmeye çalışıldığı bilinirken, Pekin’in bu kez Afganistan üzerinden benzer bir baskı politikası yürütmek istediği dikkat çekiyor.
Taliban yönetimi, Çin ile kurduğu ekonomik ve diplomatik bağları kaybetmek istemiyor. Özellikle Afganistan’ın yeniden inşası için ihtiyaç duyduğu yatırımlar ve uluslararası meşruiyet arayışı, Pekin’in taleplerini göz ardı etmeyi zorlaştırıyor. Ancak Uygur savaşçıların tasfiyesi ya da iadesi, yalnızca bölgesel bir mesele değil; aynı zamanda Çin’in Uygur halkına yönelik sistematik baskısının yeni bir aşaması olarak görülüyor.
Uzmanlara göre, Çin’in bu tutumu “güvenlik endişesi” kisvesi altında yürütülen açık bir etnik ve dini ayrımcılık politikasının dışa taşmasıdır. Afganistan’daki Uygurların varlığı, Pekin için bir bahane niteliği taşırken, asıl hedefin Doğu Türkistan meselesini tamamen bastırmak olduğu belirtiliyor.
Çin’in Kuşak-Yol projesi ve Afganistan’ın yeraltı kaynaklarına duyduğu ilgi, bu taleplerin arka planındaki jeopolitik boyutu da gözler önüne seriyor. Afganistan’daki her türlü muhalif unsuru “tehdit” olarak damgalayan Pekin, Taliban’ı köşeye sıkıştırarak hem ekonomik hem siyasi tavizler koparmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, Pekin’in Taliban’a yönelttiği bu baskı, yalnızca Afganistan-Çin ilişkilerinde değil, bölgesel dengelerde de yeni tartışmalara yol açacak gibi görünüyor. Uygur halkının kimliğini ve varlığını hedef alan bu politikaların, şimdi Afganistan topraklarına da taşınması endişeyle takip ediliyor.

