Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ruşen Abbas: Uygur kadını olmak zulme karşı dimdik durmak demektir

Uygur Akademisi Vakfı ve Ulusalararası Genç Bilimci, Girişimci ve Mentörleri Ağı tarafından organize edilen “Doğu Türkistan’da Kadın Olmak” isimli panel bugün saat 15:00’te Ankara’da gerçekleşti. Panele video-konferans yoluyla katılan Uygur Hareketi başkanı Ruşen Abbas; “Uygur kadını olmak, zulme karşı dimdik durmak, geleneklerimizi ve kültürümüzü Çin’in soykırımına karşı korumak demektir.” dedi.

Uygur Akademisi Vakfı ve

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Doğu Türkistanlı kadınlar unutulmadı. Ankara’da, Uygur Akademisi Vakfı ve Ulusalararası Genç Bilimci, Girişimci ve Mentörleri Ağı öncülüğünde düzenlenen “Doğu Türkistan’da Kadın Olmak” isimli panelde işgalci Çin tarafından soykırıma tabi tutulan Doğu Türkistanlı kadınlar konuşuldu.

Bugün saat 15.00 ila 17.00 arasında Ankara’da Milli Kütüphane, Yunus Emre Salonu’nda düzenlenen panele video-konferans yoluyla Uygur Hareketi başkanı Ruşen Abbas da katıldı.

Ruşen Abbas, devam eden Uygur soykırımından en çok etkilenen Doğu Türkistanlı kadınların yaşadıklarını anlattı.

Uygur Hareketi Başkanı Ruşen Abbas konuşmasında şunları söyledi:

Okumadan Geçme

TÜMÜ

“Bugün sadece dünyanın dört bir yanındaki kadınların ilerleme ve başarılarını konuştuğumuz bir gün değil. Bugün Uygur kadınlarının sarsılmaz gücü ve azmine dikkat çekmek için de bir araya geliyoruz.

Zengin Uygur kültürünün güzelliği ve milletimizin gücünün merkezinde, milletimizin kültürünün, dilinin, töresinin devamının sağlanmasında en öncelikli olarak Uygur kadınları vardır. Zaten tam da bu yüzden dilimizde vatan, “Ana”dır; Ana da vatandır.

Okumadan Geçme  İşkencede Yeni Boyut: Çin İşkencesi

7’den 70’e tüm Uygurların maruz kaldığı Çin Komünist Partisi’nin zulmünün merkezinde de işte bu yüzden Uygur kadını vardır.

Bugün bir Uygur kadını olmak, halkımızın şerefli ve bağımsız bir şekilde yaşayacağı bir gelecek için mücadele etmek, cesaret göstermek ve bitmeyen bir umudu yaşatmaktır. Peki hangi zorluklar karşısında?

Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, kızlarımız, kadınlarımız ve eşlerimiz kendilerini zorla evliliklere karşı amansız bir mücadelenin ön saflarında bulmaktadır.

Uygur kadınların zorla evlendirilmesinin amacı, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, Uygurların soyunu kırmak, Uygurların “ana” dilini kurutmak için en temel ve en kalıcı bir yöntemi uygulamak içindir. Kimliğimizi, kişiliğimizi, mirasımızı silmek için ÇKP’nin bulduğu en kökten çözüme karşı Uygur kadınları büyük bir direniş sergilemektedir.

Bunun da ötesinde, kızıl Çin’in tüm dünyaya “Akrabalık Programı” diye pazarladığı, devlet eliyle yüz değil, bin değil, on binlerce, hatta yüz binlerce haneye tecavüz vakası yaşanmaktadır. Yalan sebeplerle evlerinden Uygur erkekler koparılıyor, Uygur kadınlar Çinlilerin istismarına maruz kalıyor. Komünist Çin devletinin memurları, sözde yardım kisvesi altında, Uygur ailelerle zorla birlikte yaşıyor, kadınlarımızı sürekli izliyor ve onları taciz ediyor. İnsanın kendi hanesinde yaşadığı bu psikolojik ve fiziksel işkencenin eziyetini bir düşünün.

Okumadan Geçme  İşgalci Çin ve Suudi Arabistan ziyareti

Peki başka ne oluyor? Canımız, yavrularımız bizden koparılıyor, çünkü Çin devleti Uygur çocukları zorla kaçırıyor. Anası, babası sağ olan çocuklar, ailelerinin yanında olan Uygur çocuklar tam bir Çinli gibi yetiştirilmek için yurtlara yerleştiriliyor. Yani hem ailelerinden koparılıyorlar, hem çıkamayacakları bir hapishaneye kapatılıyorlar, hem de dilleri ve kültürlerinden koparılarak Çinli gibi büyütülüyorlar. Anne ile çocuk ayrılır mı? Uygur kadınlar bu acıyı yaşıyorlar.

Uygur kadınlarının karşı karşıya kaldığı zulüm bunların da ötesinde. Keyfi gözaltı ve hapis, zorla çalıştırma, cinsel taciz ve tecavüz, zorla kısırlaştırma, tıbbi deneyler. Uygur kadınları 21’inci yüzyılda insanlıktan çıkarılmaya çalışılıyor.

Peki, bu zorlukların içindeyken Uygur kadını olmak ne demek?

Bu zorluklar karşısında Uygur kadını olmak, zulme karşı dimdik durmak, geleneklerimizi ve kültürümüzü Çin’in soykırımına karşı korumak demektir.

Uygur kadını, Uygur kimliğinin koruyucusudur.

Uygur kadını, dilimizin ve vatanımızın yaşadığı evdir.

Uygur kadını, yaşadığı zulüm, haksızlık ve ahlaksızlığa karşı boyun eğmeyen Uygur milletinin direncidir, köküdür ve temelidir.

Bu toplantımızda Uygur kadınlarının direncini ve cesaretini onurlandırmak için bir araya gelelim. Uygur kadınlarının mücadelesi hepimizin mücadelesidir.

Hepinize sormak isterim: Uygur kadını yoksa, Uygur milleti var olabilir mi?

Okumadan Geçme  Kaşgar'ın sembolü İdigah Camii'ye biletle giriliyor

Bu yüzden Uygur kadınların sesini yükseltmek, onların sevinçlerini ve acılarını dünyayla paylaşmak, özgürce yaşamak için verdikleri mücadeleye destek olmak hepimizin görevidir.

Dilerim ki bu gün, yani Dünya Kadınlar Günü, her bir Uygur kadının içinde yatan daha özgür ve daha parlak bir gelecekte yaşama mücadelesine ilham versin.

Birlikte, kararlılık ve umutla birleşerek, Uygur kadınlarının cesaretinden güç alarak bu gelecek için mücadele etmeye devam edelim. Onların ışığı bize yol gösteriyor, tüm Uygurlar için özgürlük ve adalete giden yolu aydınlatıyor.

Bugün Uygur olmayan misafirlerimiz: Dayanışmanız için; acımızı ve umudumuzu paylaştığınız için sizlere gönülden teşekkür ediyorum.

Uygur erkek kardeşlerim: Bir Uygur kadınıyla karşılaştığınızda veya konuştuğunuzda, Uygur kadınlarının derin acılarını ve dik durmak için gösterdikleri inanılmaz cesareti hatırlamanızı ve unutmamanızı rica ediyorum. Unutmayın, Uygur kadınları yoksa Uygur milletine ne olur?

Uygur kız kardeşlerim: Ben dahil bu toplantıdaki birisi size ne kadar teşekkür etse azdır. Mücadelemizi zarafet ve azimle yürüten Uygur kadınlarının cesareti bizim umudumuzdur, yolumuzu aydınlatan ışığımızdır.

İnşaAllah hep birlikte Uygurlara layık bir geleceğe, kadınlarımızın mücadelesiyle, ulaşacağız.

Hepinize teşekkür ederim.”