Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Doğan Bekin: Türk hükümeti Çin’in Doğu Türkistan’daki suçlarını durdurmak için acilen harekete geçmeli

Batılı ülkelerinin parlamentoları oybirliğiyle

Batılı ülkelerinin parlamentoları oybirliğiyle Çin’deki Uygurlara yönelik baskı ve zulmü “soykırım” olarak tanımlıyor; ayrıca Çin’in Uygurlara yönelik acımasız baskı politikasının dünyadaki birçok ülke tarafından sert bir şekilde kınanması, Türkiye’deki bazı milletvekillerini harekete geçirdi.

Bu çağrılardan birisini de Doğu Türkistan davasına verdiği destek ile bilinen Yeniden Refah Partisi genel başkan yardımcısı Doğan Bekin oldu.

Yeniden Refah Partisi genel başkan yardımcısı Doğan Bekin TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Doğu Türkistan’daki zulüm ve soykırım politikalarını bir kez daha gündeme getirdi.


Doğan Bekin konuşmasına şöyle başladı: “Sayın gazeteciler, bugünkü basın toplantısının konusu Çin hükümetinin Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerini asimile etme, camileri kaldırma ve dini yok etme politikasıdır. Ne yazık ki Doğu Türkistan’da İslam’ı Çinleştirme politikası devam ediyor. 

Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslüman Uygur Türklerine yönelik baskı ve zulüm gün geçtikçe büyük trajediye dönüşmektedir.

Çin yönetiminin   Uygur Özerk Bölgesi’ndeki kültürel çeşitliliği korumak ve geliştirmek yerine Uygur Türklerini tek tip bir kültürün egemenliği altına almaya zorlamaları Çin’in kabilecilik anlayışının bir yansımasıdır.

Okumadan Geçme  İşgalci Çin, Doğu Türkistanlı Müslümanların evlerinde dahi bayram kutlamasını yasakladı

Özellikle son dönemlerde konsantrasyon kamplarında yaşanan baskılardan sonra tarihi camilere yönelik yıkım sürecinin hızlandırılması son derece tehlikeli bir sürecin yaşanmasına ve tedirginliklerin çoğalmasına neden olmaktadır.

Çin yönetiminin İslam’ı ve Müslümanları büyük bir tehdit ve tehlike olarak imlemesi ve bunu dış dünyaya sözde terörle mücadelenin bir parçası olarak ortaya koymaya çalışması son derece tehlikeli bir süreci ortaya çıkarmaktadır.

Bu sürecin temel amacı, Uygurların kimliklerini, dini ve kültürel aidiyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir hamle olup, “Tek Kuşak ve Tek Yol” stratejik hedefi doğrultusunda Müslüman Uygur Türklerinin etkisizleştirilmeleri ve asimile edilmeleridir.

Şu da bir gerçektir ki; farklı kimliklerin çeşitliliğine saygı göstermeyip onları tek tip kimliğe zorlamak hiçbir sonuç ortaya koymaz. Ancak farklı kimlik mensupları kendilerini özgürce ifade edebildikleri durumda özgürlükten bahsetmek mümkün olur, aksi takdirde sorunlar yumağı artarak devam eder.

Nasıl ki yakın geçmişte Fransızlar, Fransa’da etkinliği ve gücü gün geçtikçe artan Müslümanların önüne engel ortaya koyabilmek adına   İslam’ı Fransızlaştırma adı altında projeler geliştirmeleri hiçbir sonuç vermediyse, benzer şekilde Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde de Çin yönetiminin uygulamaya çalıştığı İslam’ı Çinleştirme projesi de er geç sonuçsuz kalacak ve akamete uğrayacaktır.

Okumadan Geçme  Twitter, Çin’i eleştiren Uygur hesaplarına erişim kısıtlaması getiriyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 22 Kasım’da yayınladığı raporda da açıkça görüleceği üzere, “Çin hükümetinin son yıllarda “cami birleştirme” kampanyası kapsamında Çin genelindeki camileri sistematik olarak yıktığı, dönüştürdüğü veya kapattığı” ifade edilmektedir.

Çin’in Uygurların dini mirasının nişanesi olan tarihi camileri, türbeleri yıkmasının zamanlama açısından Uygur diline ve kültürel kimliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların yoğunlaştığı bir dönemde yürütülmesi son derece manidardır.

Çin yönetimi, İslam’ı Çinlileştirme kapsamında Uygur Özerk Bölgesi’nde 2016 yılından bu yana 1540 yılında inşa edilen Kargilik Ulu Camii’nin tamamı, 1200 yılında inşa edilen Kariye İd Kâh Camii’nin tarihi taç kapısı dahil birçok caminin yıkılma işlemini gerçekleştirdi.

Okumadan Geçme  Dünya Uygur Kongresi İspanya'da Uygur Soykırımını anlattı

Çin yönetimi tarafından müebbet hapse mahkûm olan Ünlü Uygur akademisyeni Prof. Dr. Rahile Davut ile 2012 yılında yapılan bir röportajda şunları ifade etmişti: “Eğer ki, camiler yıkılıp, türbeler ortadan kaldırılırsa, Uygurluların toprakla bağlantısı kesilir. Artık kişisel, kültürel ve manevi bir geçmişe sahip olamayacak ve birkaç yıl sonra neden burada yaşadığımıza, ya da nereye ait olduğumuza dair hiçbir anımız olmayacaktır” şeklindeki ifadesi gelinen noktadaki gerçeklerin vahametini ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Uygur Özerk Bölgesi’nde camilerin üçte ikisinin yıkılması, bir kısmının da ibadete kapatılması veya başka amaçla kullanılması İslam’ı engellemeye yönelik sistematik bir çabadır. Çin’in bu uygulaması insanların inanç ve ibadet özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik suç unsuru niteliğindedir.

Bu hususta Çin hükümeti nezdinde gerekli girişimlerin bir an önce başlatılması gerekmektedir.”

Milletvekili Doğan Bekin’in TBMM binasında düzenlediği basın toplantısı, TRT Meclis TV’de canlı yayınlandı ve sosyal medyada geniş çapta paylaşılarak, büyük ilgi gördü.