Etkinlik CAP Liberte de Conscience, Uygur Hareketi ve Uygur Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlendi.
Toplantı, küresel uzmanları, sivil toplum liderlerini ve politika yapıcıları etkili önlemler konusunda strateji geliştirmek ve uluslararası işbirliğini teşvik etmek üzere bir araya getirdi.
Uygur Araştırmaları Merkezi başkanı Abdulhakim İdris, 2014 yılından bu yana Uygur Müslümanlarının ve Kazakların toplama kamplarında tutulduğunu söyleyerek vahim durumun altını çizdi.
Çin hükümetinin camilerin ve dini materyallerin tahrip edilmesi ve Uygur geleneklerini silen Çinlileştirme politikalarının uygulanması gibi eylemlerini kınadı.
İdris, “Milyonlarca Uygur Müslüman ve Kazak radikalleşme bahanesiyle toplama kamplarında tutuluyor. 2014’ten bu yana binlerce cami yıkıldı, kapatıldı ya da yeniden işlevlendirildi. Çin hükümeti Kur’anları yaktı ve dini materyalleri imha etti.” dedi.
İdris, “ÇKP 2017’de İslam’ı Çinlileştirme kapsamında ortadan kaldırılması gereken bir akıl hastalığı olarak nitelendirdi. Uygur gelenekleri Çin normlarına uymaya zorlanıyor ve İslami unsurlar mimarilerinden siliniyor” diye ekledi.
Uygur Hareketinin kurucusu ve icra direktörü Ruşen Abbas, tarihi şikayetlerden bahsederek, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) onlarca yıllık baskısını anlattı ve terörle mücadele kisvesi altında soykırım politikaları uyguladığını söyledi.
Ruşen Abbas, “1949 yılında ÇKP topraklarımızı ele geçirdi ve zengin kaynaklara ve stratejik öneme sahip halkımıza baskı yapmaya başladı. Halkım ÇKP’nin terörle mücadele adı altında yürüttüğü soykırım politikalarına katlandı.” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin BM İnsan Hakları Konseyi Büyükelçisi Michele Taylor, Doğu Türkistan’daki durumu insanlığa karşı suçlar da dahil olmak üzere potansiyel olarak uluslararası suç teşkil ettiği şeklinde nitelendirerek güçlü bir kınamada bulundu.
Michele Taylor, “Yüksek Komiser’in değerlendirmesine göre insanlığa karşı suçlar da dahil olmak üzere uluslararası suçlara varabilecek Doğu Türkistan’daki politikaları en güçlü şekilde kınadığımızı baştan belirtmek isterim. ABD sürekli olarak ÇHC’ye (Çin Halk Cumhuriyeti) Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine son vermesi çağrısında bulunmuştur.” dedi.
Keyfi olarak gözaltına alınan kişilerin serbest bırakılması, insan hakları ihlallerinin durdurulması ve Doğu Türkistan’daki ayrımcı politikaların sona erdirilmesi talebiyle derhal harekete geçilmesi çağrısında bulundu.
“ÇHC’yi Doğu Türkistan’da keyfi olarak gözaltına alınan tüm bireyleri serbest bırakmaya, hem yurt içinde hem de yurt dışında taciz, gözetim ve tehditleri durdurmaya, kültür, dil, din veya inanç temelli ayrımcılığa son vermeye ve zorla asimilasyon politikalarını kaldırmaya çağırıyoruz. Ayrıca, Doğu Türkistan’da zorla çalıştırma, zorla evlendirme, doğum kontrolü, kısırlaştırma, kürtaj ve aileleri ayırma politikalarına son verilmesini talep ediyoruz.”
Etkinlik, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin ele alınmasının ve etkilenen Müslüman toplulukların onur ve haklarının güvence altına alınmasının aciliyetini vurgulayarak küresel endişelerin ve adalet çağrılarının altını çizdi.