Başta Orta Doğu olmak üzere İslam dünyasının Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanların insan hakları ihlalleri konusundaki sessizliği, Pekin’in ilgiyle övülmesiyle dengeleniyor ve son günlerde yeni bir sayfa açılıyor.
Aslında, Filistinli ve Arap siyasetçilerden oluşan bir delegasyon, bölgeye yakın zamanda yaptıkları bir ziyaret sırasında ejderhanın politikalarını “övdü” ve Batılı hükümetlerin suiistimal raporlarının yanlış olduğunu söyleyerek yerel uzmanlar, aktivistler ve uluslararası alanda öfkeli bir tepkiye ve eleştiriye yol açtı.
Komünist partinin İngilizce resmi gazetesi Global Times, ziyaretle ilgili olarak heyetin başında Fetih’in Filistin Devrim Konseyi üyesi Bassam Zakarneh’in bulunduğunu; ayrıca Suriye, Mısır, Lübnan, Irak, Yemen, Ürdün ve Tunus’tan siyasetçilerden oluşuyordu. 27 Mart’ta Sincan Komünist Partisi başkanı Ma Şingrui, başkent Urumçi’de delegeleri karşıladı.
Xinjiang Daily’nin haberine göre ziyaretin amacı, batı bölgesindeki duruma ilişkin genel bir vizyon göstermek ve uluslararası topluma barışçıl ve canlı bir bölgenin öyküsünü aktarmaktı.
Bu hikaye, Pekin’i defalarca 11 milyon Uygur Müslümanına karşı soykırım politikası izlemek, uymayanları hapsetmek, işkence etmek ve kısırlaştırmakla suçlayan ABD ve Batılı başbakanlıkların suçlamalarıyla tam bir tezat oluşturuyor. Toplama kamplarının aslında şu anda kapatılmış olan profesyonel eğitim merkezleri olduğu yönündeki suçlamalar Pekin tarafından her zaman reddedildi.
Pekin yanlısı gazetenin haberlerinde, Ma ile görüşme sırasında heyetin Çin’in yaratıcı yönetişim önlemlerini ve “ekonomik kalkınmada benzeri görülmemiş ilerlemesini” övdüğü belirtiliyor.
Heyet başkanı daha sonra “tüm etnik gruplardan insanların iyi bir yaşam sürdüğünü, dini inanç özgürlüğünden tam olarak yararlandığını ve yüzlerinde gülümseme olduğunu” ifade etmiştir, ancak gazete haberinde bu ifadeleri kullananların isimleri belirtilmemiş ya da doğrudan alıntılar yapılmamıştır. Belgenin devamında heyetin ABD ve diğer Batılı ülkelere asılsız suçlamalarla Çin’in Sincan politikasını “karaladıkları” iddiasıyla saldırdığı belirtiliyor.
Ancak bölgedeki uzmanlar ve akademisyenler, Pekin’in Uygurlara yönelik zulmü gizlemek için ziyaretin her anını ve tüm yönlerini planlayarak delegelerin neyi görebildiğini (veya göremediğini) önsel olarak belirlediğine dikkat çekiyor.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi Hükümet İşleri Departmanı Direktörü Robert McCaw, “Ziyaretçiler bölgede yaşayan sakinlerle doğrudan ve özgürce konuşabilmeliydi” dedi.
Cato Enstitüsü Küresel Özgürlük ve Refah Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Mustafa Akyol, “Çin’in Arap dünyasındaki bu sol hareketlere ulaşmak ve onları kendi propagandası için kullanmak istediği anlaşılıyor,” diye ekledi. Akyol, “Arap dünyası Çin’den ve onun propagandasından etkilenmemeli” uyarısında bulunuyor.
Geçmişte birçok kez analistler, STK’lar ve aktivist gruplar Pekin’in Doğu Türkistan’a yaptığı bu ziyaretleri diğer Müslüman grupları fethetmek ve onları ABD ve diğer Batılı güçlerin etki alanından uzaklaştırmak için nasıl kullandığını göstermiştir.
Pekin’in arabuluculuğunda İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması sırasında da ortaya çıktığı gibi, Çin ejderhası Orta Doğu’daki nüfuzunu genişletmeye çalışarak Filistinlileri de destekledi.
Filistin’in işgalci israil işbirlikçisi Devlet Başkanı Mahmud Abbas on ay önce Pekin’e yaptığı bir ziyaret sırasında Çinli mevkidaşı Şi Cinping’e, genellikle bir insan hakları sorunu olarak çerçevelenen Doğu Türkistan meselesinin aslında terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılığa karşı bir savaş olduğuna inandığını söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Hui Müslüman akademisyen Ma Ju, “Çin uzlaşı inşa etmeye ve küresel etkisini güçlendirmeye çalışıyor” dedi. Bu arada Müslüman ülkeler Çin’i eleştirmeye giderek daha az istekli olabilirler çünkü Çin’in siyasi desteğine ve yatırımlarına ihtiyaçları var.