Uygurlar bu bahçenin gülü ise Türkiye Türkleri lalesidir, Kazaklar reyhanı ise Özbekler sümbülüdür.
Türklük bahçesi içindeki çiçeklerin (yani boylarının) çeşitliliği ve kendine özgü kokuları ile her kesi hayran eder, her kesi büyüler, dünyayı bu bahçeye çeker. Tarihten beri, hatta yaratılıştan beri bu böyle devam etmektedir.
Ama kim bu bahçenin çiçeklerini tek çeşide indirger ve kendine özgü renk, koku ve huş görüntü özelliklerini yok ederek, yapay lale serasına ve yahut tek çeşit gül serasına döndürmeye çalışıyorsa, bilinki o sadece Türk düşmanı değil, Allah’ın da ve Allah’ın doğa kanunun da düşmanıdır.
Türklük bahçesindeki bütün çiçeklerimiz kendi özellikleri, renk ve kokularını bahçeye olan sadakat içinde ebediyen korumalıdır ve sürdürmelidir, bahçedeki her çiçeğin özelliklerini korumak da bahçıvanın (yani kendini Müslüman Türk milliyetçisi diyenlerin) görevidir.
Eğer Türklük bahçemizin gülü hastalansa ve yahut böceklenirse, bahçıvan onu koparıp atmaya veya gülü laleye aşılamaya çalışmaz, belki gülü iyileştirmeye, gülün neslini koruma altına almaya ve daha çok çoğaltmaya çalışır.
Budur bahçıvan olan Ümmetçiliğin de, Türkçülüğün de aslı görevi. O yüzden Ümmetçiliğin ve hakiki Müslüman Türk milliyetçiliğin doğasında asimile etmek yoktur.
Mir Kamil Kaşgarlı