Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Doğu Türkistan’da bir soykırım devam ediyor, Lüksemburg ve Dünya bunu bilmeli”

Uygur Hareketi direktörü Ruşen

Uygur Hareketi direktörü Ruşen Abbas ve Uygur Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim İdris, Lüksemburg Meclis başkanı, milletvekilleri, STK temsilcileri ve gazeteciler ile bir araya gelerek Doğu Türkistan’da devam eden Uygur Soykırımını duyurmak ve durdurmak adına lobi çalışmaları yürüttü.

Milletvekilleri, STK temsilcileri ve gazetecilerin yoğun ilgi gösterdiği görüşmelerde Uygur Soykırımı, işgalci Çin’in asimilasyon politikaları ve soykırımın durdurulması için yapılabilecekler ele alındı.

Uygur Hareketi direktörü Ruşen Abbas Lüksemburg basınına verdiği röportajda toplama kampları, Uygur kadınlarının karşı karşıya kaldığı tecavüz, zorunlu kürtaj, zorunlu evlilik ve zorunlu işçilik konularına değindi.

Uygur Hareketi direktörü Ruşen Abbas’ın L’essentiel‘e verdiği röportajı Türkçe çevirisi şöyle:

“Bir soykırım devam ediyor, Lüksemburg ve dünya bunu bilmeli”

Çin’deki Uygur Müslüman azınlığının bastırılmasıyla mücadele eden Amerika’da yaşayan Uygur aktivist Ruşen Abbas, Salı günü Lüksemburg’daydı. Çoğunlukla halkının, ailesinin yaşadığı dramı, aynı zamanda Batılıların sorumluluğunu hatırlatıyor.
Uygur Hareketi başkanı Ruşen Abbas ve Washington’daki Uygur Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim Idris, L’essentiel‘den gelen soruları yanıtladı.

Doğu Türkistanlı ancak bir Amerikan vatandaşı olan 55 yaşındaki Ruşen Abbas, hayatını Çin hükümeti tarafından zulüm gören topluluğunu birçok Avrupalının farkında olmadığı oranlarda savunmaya adadı. New York Times, USA Today veya BBC ile yapılan röportajlardan sonra L’essentiel, Salı günü Lüksemburg’daki Amerikan Büyükelçiliği’nde onunla tanıştı.

Okumadan Geçme  Uygur Hareketi'nden Komitenin Uygur Soykırımı Davasına övgü

L’essentiel: Çin’deki Uygurların durumu ne kadar dramatik?

Ruşen Abbas: Bir soykırım devam ediyor. Milyonlarca insan toplama kamplarında. Uygurlar herhangi bir suçla suçlanmıyor, sadece masumlar köleleştirildi. Kadınlar toplu tecavüz, kısırlaştırma ve zorla kürtaj kurbanıdır. Çin hükümet ajanları günlük yaşamlarını “denetlemek” için ailelere gönderiliyor. Bir de Çin tarzı komünist ideolojiye aşılandıkları yetimhanelere yerleştirilmek üzere ailelerinden çıkarılan bir milyonu aşkın çocuk var.

L’essentiel: Aileniz bu zulümlerin hedefi oldu…

Ruşen Abbas: Kocam ve ben kavgamız için ağır bir bedel ödüyoruz. Kocamın anne ve babası, erkek ve kız kardeşleri ve çocukları 2017 yılında ortadan kayboldu. Birkaç ay sonra, bu zulümleri kınamak için Washington’da konuştuktan sonra kız kardeşim kaçırıldı. Siyaset yapmıyor, emekli bir doktor, güzel bir insan. Sonunda onu terörizmden 20 yıl hapis cezasına çarptırdılar. Daha sonra bir kampta olduğunu, muhtemelen Avrupalı tüketicilerin burada satın aldığı bir marka için köle olarak çalıştığını öğrendim…

L’essentiel: Çin daha fazla baskı altına mı maruz bırakılmalı?

Ruşen Abbas: Çin ile olan tüm işlerin durdurulmasını istemiyoruz, ancak en azından bu suçlardan kar elde eden Çin hükümetine bağlı ve itaatkar şirketlere karşı yaptırımlar talep ediyoruz. Zorunlu çalışmalar var, Uygurların organlarını çalıyorlar. Avrupa Parlamentosu onları ne oldukları, yani soykırıma katılan varlıklar olarak değerlendirsin. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Putin hakkında tutuklama emri çıkarıldı

Okumadan Geçme  "Çin'in Uygur edebiyatı ve sanatına karşı yaptığı propaganda, Uygur milli ruhunu asla yok etmeyecektir"

L’essentiel: Bunu Lüksemburg’daki siyasi figürlerle tartışabildiniz mi?

Ruşen Abbas: Evet, Temsilciler Meclisi Başkanı Fernand Etgen (DP) ile görüştük. Acı çeken insanlara verdiği destekten çok memnunuz. Onun için en önemli şey, Lüksemburg nüfusunun devam eden trajediden haberdar olmasıdır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler’de Çin’deki insan hakları ihlallerine ilişkin ortak deklarasyonu destekleyen Lüksemburg siyasi liderlerine teşekkür ediyoruz (Editörün notu: Jean Asselborn BM’de ve en son dış politika açıklamasında konuştu). Bu da bize umut veriyor.

L’essentiel: Ama Lüksemburg’un Çin ile de ekonomik ilişkileri var…

Ruşen Abbas: Tarih kendini tekrar eder ve bu korkunçtur. Geçen yüzyılda, Yahudi soykırımı devam ederken birçok ülke, siyasi figür ve şirket Nazilerle ticaret yapmaya devam etti. Daha sonra cehalet kartını oynayarak pişman oldular. Bugün kimse bilmediğini söyleyemeyecek. Çin ekonomisini desteklemeye devam eden herkes kendi vicdanını sorgulamak zorunda kalacaklar. Başka ne pes edecekler? İfade özgürlüğü mü yoksa daha fazlası mı? (…) Lüksemburg, Avrupa’daki merkezi konumu, mali durumu ve itibarı ile bu sorunun farkında olmalıdır. Bir gün Çin’in kurbanı olmasın diye.

Okumadan Geçme  Şaka gibi: Doğu Türkistan’da Kur’an-ı Kerim’i yakan ateist Çin, İsveç'teki olayı kınadı

L’essentiel: Çin’in tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?

Ruşen Abbas: Tabii ki. Tüm insanlık için tehlikelidir. Sınırları içinde yaptıklarını, gezegenin geri kalanında çoğalırlar. Onların polis devleti modeli arazimizde test edildi ve ardından bir düzine ülkeye ihraç edildi. Çin hükümetinin kendisinden başka bir düşünce tarzı düşünmesi yok. Dini akıl hastalığı olarak görüyor.
Küreselleşme, nüfuz operasyonlarında onlara yardımcı olur. 30 veya 40 yıl içinde tüm dünya Çince konuşacak (…) Her yerde Konfüçyüs Enstitüleri var (Editörün notu: Lüksemburg Üniversitesi de bir Konfüçyüs Enstitüsüne ev sahipliği yapıyor), ancak bu daha da ileri gidiyor. BM Genel Sekreteri António Guterres bu ülkeye karşı tek kelime etmedi. Neden? Çünkü Çin tarafından kontrol ediliyor. Çoğu uluslararası kurum gibi…

L’essentiel: Uygur halkı için hangi beklentiler?

Ruşen Abbas: Hayatta kalmak için savaşıyor. Bu milyonlarca sessiz insanın sözlerini iletmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bundan sonra kaderimiz özgür dünyaya bağlı…