Norveç’in Baerum bölgesindeki Sandvika şehrinde bir Uygur ressam yaşıyor. Bayrom Devlet Sanat Müzesi’nde eserlerinden oluşan güzel bir koleksiyon var. Bu restoranın içi güzel Uygur sanatını yansıtıyor ve her türlü kapak, taş ve çini resimleriyle dolu. Bu güzel sanat eserlerinde Uygurların on iki bölgesi, çöl manzaraları, antik mimari sahne ve desenler, at kıyafetleri, doppalar ve Uygurların eşsiz görüntüleri renk algısı ile hayat buluyor.
Ekrem Emin’in Uygur’a özgü sanat eserleriyle dolu bu yaratıcı mağazası, yerel Norveçlilerin, gezginlerin ve sanatseverlerin düzenli olarak ziyaret ettiği bir yer haline geldi ve Uygur sanatının bir sergisi rolünü oynadı.
Ekram Emin, 8 yıl önce Doğu Türkistan’da tanınan ve varlıklı biriyken ağır pankreas kanseri tedavisi için Norveç’e geldiğini söyledi. 2015 yılının Nevruz Günü. Ekram Emin, Norveç’e geldikten sonra iyi bir tıbbi tedavi görme fırsatı buldu ve ihmal edilmeden iyileşti. Kuzey Avrupa’daki bu özgür ülkenin kendisine gösterdiği nezaketten derinden etkilenmişti. Böylece güçlü yanlarını kullanmaya ve ürettikleri ile yaşadığı ülke ve topluma katkıda bulunmaya başlamıştır.
Ekrem, “Topluma geri vermeyi bilmeyenlerden olmayalım” dedi. Uygurlara özgü basit ama asil bir yaşam tarzının ilkelerine göre yaşadığını vurguladı. Bu ruhtan aldığı ilhamla en güzel sanatı olan resim yapmayı yaşadığı topluma da sürdürdüğünü söyledi.
Hayatını anlamlı bir şekilde Norveç’te geçirmeye çalışan EkremEmin, ülkesine ve milletine olan sevgisini hissedip taşlara ve ağaçlara kazırdı. Daha sonra eşsiz resimleri Norveç’te insanların ilgisini çekmeye başladı.
Taşların üzerindeki bu resimlerin benzersizliğini fark eden Norveçli bir adam, 7 Ekim 2020’de Norveç’te yayınlanan “pochichi” gazetesine “Sandivika’daki bu tabloları fark eden gizemli sanatçı kim?” diye yazmıştı. konuyla ilgili bir makale yayınladı ve taşların üzerine Ekrem Emin’in resimlerini ekledi.
Ekrem’in kız kardeşine göre, 1982’de Pekin Başkent Güzel Sanatlar Enstitüsü’ne girdi ve 1986’da mezun olduktan sonra “Sincan Sanat Dergisi”nin güzel sanatlar editörlüğünü yaptı. 2000 yılından sonra, sonbaharın çok fazla yıpranmadığı, hatta daha da yıprandığı kapaklarda kendi özgün resim tarzını oluşturdu. Bu dönemde Uygurların kıyafetlerini, adetlerini, kültürlerini, sanatlarını ve tarihi hikayelerini fark ederek onu güzel bir takıya dönüştürdü ve bir anda güzel sanat eserleri yaratma akımını yeniden canlandırdı.
Bu aletlerle 2003 baharında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da düzenlenen uluslararası güzel sanatlar ve el sanatları sergisine katıldı ve büyük alkış aldı. Bundan sonra eserleri Çin’de ilgi görmeye başladı.
Uygur ürünlerinin reklamlarında Uygur kültür ve sanatının en ünlü isimlerinden biri haline gelen Ekrem Emin’in temsili eserleri kullanılmıştır. Bu eserleri ünlü lokantalarda, otellerde sergilendi, hatta insanların evlerinde süs eşyası oldu. Kapaktaki atlas baskıları ve çizimleri, 2005’ten beri Almanya’nın Urumçi kentinin Uygur bölgesinde üretilen yerel markaların ve ürünlerin imajı haline geldi. Uygurca yayınlarda ve Çin merkez televizyonunda aynı hakikatin hac yolculuğunu anlatan filmler gösterildi. Sincan TV kanalının “Sanat Çiçeği” adlı özel programında ünlü ressam Abdukerim Nasırdin’in tablosu büyük beğeni topladı.
Ekrem Emin’e göre ahşap, taş ve diğer nesneler üzerine yaptığı resimler, bu cansız varlıkları sanatın güzelliği ile canlandırmıştır. Teknolojinin bir temsilini yaptığında, duyuları atlası düzene soktu, cansız taşlara hayat üfledi ve sanatın sihirli gücüyle sıradan şeyleri renklendirdi.
Kendi ülkesinde el yapımı kapaklara resim yapmasıyla tanınırken, Norveç’e geldikten sonra kayalara ve taşlara yaptığı resimlerle “gizem sanatçısı” olarak anıldı. Ekrem, ziyaretimiz sırasında “elime düşen taşlar ve ağaçlar güzelleşti” diyerek kendinden emin bir tavırla söyledi.
“Taşları boyamayı düşündün mü?” diye sorduk. Sorduğumuz anda hafif bir gülümsemeyle “Taşın üzerindeki görüntüyü hissetmek hoşuma gitmiyordu. Aslında eski atalarımız taştaki görüntüyü 2-3 bin yıl önce hissetmeye başladılar” dedi.
Ekrem’in anlatımına göre, son dönemde suluboya ve eşsiz renklerle ‘5 Temmuz katliamı’nın unutulmaz görüntülerinden biri haline gelen mavi gömlekli kız fotoğrafını hatırladı. Son zamanlarda sahaya getirdiği başarı öykülerinden biri de 2022 yılının 11. ayının 24. gününde orak makinesini vuran yangın apiti vakası. Esir aldığı bu iki kişinin geçmişte Uygurlar tarafından kullanılan Facebook ve Instagram sayfalarında geniş çapta yayıldığı ve alkışlandığı bilinmektedir. Ekrem Emin ile sohbetimiz sırasında kendisine bu iki eseri yaratmasının ardındaki ilhamı sorduk. dedi ki:
“Uygurların kahraman haline gelen mavi gömlekli kız imajı üzerinde çalışıyor olması önemlidir. Kök Maikil’li kız benim gözümde en güzel Uygur kızıdır.
Yüzü orak makinesinde olan ateş maymunu resminde durduğunda, bu trajik olayda erken hayatını kaybeden Uygurlar için yasını dile getirdi.
Ekrem Emin’in çalışmaları Norveç’te ve diğer Avrupa ülkelerinde kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Üç parçalı taş keçe tablosu geçen yıl bir Norveç güzel sanatlar sergisinde sergilendi. Eserleri internet üzerinden Avrupa ve uluslararası sergilere katılmaktadır.
Ekrem’in anavatanına, kültürüne ve kimliğine olan sevgisi, Ekrem’in bugün bir kapak resmi yapma ve Norveçli bir ressam olma arzusunun ardındaki ilham kaynağıdır. Tıpkı kendisinin söylediği gibi, taşların üzerindeki keçe Uygur makamı şarkı söylüyordu, güzel Uygur kızlarının resimli kapakçıkları heyecanla oynuyor, taşların ve ağaçların üzerindeki sonbahar keçeleri kimi zaman ağladı, kimi zaman umut ve güzellikle büyülendi! . . .
Kaynak: Özgür Asya Radyosu