HRW’nin Asya direktör yardımcısı Maya Wang, 31 Ağustos’ta yayınlanan bir basın açıklamasında, “Geçtiğimiz yıl boyunca, Çinli yetkililer Uygurların ve diğer Türk Müslümanların haklarını ezen istismarcı ‘sert vur’ politikalarını sürdürdüler” dedi. “BM üyesi ülkeler insanlığa karşı işlenen suçlar karşısında sessiz kalmamalı” dedi.
Çin hükümeti, 2017’den bu yana Uygurlara, Kazaklara, Kırgızlara ve Doğu Türkistan’ın diğer yerli etnik gruplarına karşı yaygın ve sistematik suçlar işledi. Kampanya, zorla asimilasyonu ve kitlesel gözaltı kamplarında hapsedilmeyi içeriyordu.
HRW’nin değerlendirmesi, Birleşmiş Milletler’in Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da işlediği hak ihlalleri hakkında lanetleyici bir rapor yayınlamasından bir yıl sonra geldi.
HRW, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Çin’in bölgedeki terörle mücadele politikalarını sürdürme niyetinde olduğunu açıklamasının, insanlığa karşı işlenen suçların hâlâ işlenmekte olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Cinping, 26 Ağustos’ta Doğu Türkistan’da açıklamalar ve “[Çin’in] Sincan politikalarının sonuçları” hakkında yorum yaptı. Cinping, “zor kazanılmış toplumsal istikrarı pekiştirme”, “[Doğu Türkistan’daki] halkın etnik köken, tarih ve din konusunda doğru görüşlere sahip olmasını” sağlama ve “birleşik bir Çin ulusu bilinci oluşturma” sözü verdi.
Pekin’in baskı ağı 2017’de hızlandığından beri, Çin’de hapsedilen Uygurların, Kazakların ve diğer Müslüman Türk halkın durumu beklenmedik bir muhalefet kaynağı haline geldi; eski tutukluların ve aile üyelerinin ifadeleri, soruna uluslararası düzeyde büyük ilgi gösteren bir gerilla savunuculuğu kampanyasını körükledi.