Yaroşenko, “Hizb-ut Tahrir’in muhtemel üyelerine yönelik zulmün boyutu öyle bir seviyeye ulaştı ki, Kırım, (Rusya Federasyonu’nun) bölgeleri arasında zulmün boyutu açısından üçüncü sırada yer alıyor” dedi.
Yaroşenko’ya göre, iki kişi dışında, Kırım’da “Hizb-ut Tahrir davası” kapsamında yargılananların hepsi Kırım Tatarı.
Analist, “Yani, “Hizb-ut Tahrir davalarının” ilk olarak Kırım’daki sosyal aktivizme karşı mücadele, ikinci olarak Kırım Tatarlarına zulmetme ve üçüncü olarak da sadakatsiz Müslüman topluluklara zulmetme aracı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Yaroşenko, “Tek kanıt, aramalar sırasında yerleştirilen yayınlar değildir. Bu yayınlar genellikle bir ayakkabı dolabına…. bir mutfak dolabına…. saksıların arasına yerleştirilir. Bildiğim kadarıyla Müslümanlar bu tür yerlerde asla kutsal kitap bulundurmazlar,” diye ekledi.
Uluslararası İslami siyasi örgüt Hizb-ut Tahrir’in temsilcileri, misyonlarının tüm Müslüman ülkeleri İslami bir halifelik altında birleştirmek olduğunu söylüyorlar, ancak bunu başarmak için terörist yöntemleri reddediyorlar ve Rusya’da ve 2014’te işgal ettiği Kırım’da haksız yere zulüm gördüklerini söylüyorlar. Rusya Yüksek Mahkemesi 2003 yılında Hizb-ut Tahrir’i yasaklayarak “terörist” olarak nitelendirilen dernekler listesine aldı.