Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Suriyeli örgütler Türkiye’deki mültecilerin haklarının ihlal edilmesinden Avrupa’yı sorumlu tutuyor

Suriyeli yedi sivil toplum kuruluşu, Türkiye’deki Suriyeli mültecileri yıllardır etkileyen ve Temmuz ayı başında zirveye ulaşan ihlallerden Avrupa Birliği ülkelerini sorumlu tuttu.

Suriyeli yedi sivil toplum

Aşağıdaki kuruluşlar tarafından ortak bir açıklama imzalandı: “Suriye Adalet ve Sorumluluk Merkezi”, “Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi”, “Uluslararası İnsan Hakları Servisi”, “Urnamu İnsan Hakları” ve “Yaşam İçin Adalet Örgütü”.

Örgütler 19 Temmuz Cuma günü yaptıkları açıklamada, AB üye ülkelerinin, son olarak Kayseri’de olmak üzere, Türkiye’deki Suriyelilere yönelik şiddet eylemlerini meşrulaştırdıklarını belirttiler.

Mart 2016’da AB, Avrupa’daki “göç krizini” ele almak üzere “AB-Türkiye Anlaşması” olarak bilinen anlaşmayı imzaladı. Açıklamaya göre anlaşma, Avrupa topraklarına göçmen akışını engellemesi karşılığında Türkiye’ye 6.4 milyar avro verilmesini öngörüyordu ve bu miktar 2023’te 9.4 milyar avroya yükseldi.

Örgütler, anlaşmanın Türkiye’nin “Suriyeli mülteciler için güvenli bir ülke” olduğu temel varsayımına dayandığını, ancak Türkiye’deki Suriyelilerin genel koşullarının ve artan “geri gönderme” riskinin Türkiye’nin güvenli bir ülke olarak kabul edilemeyeceğini uzun zamandır kanıtladığını söyledi.

Örgütlerin açıklamasında, sivil toplumun Türkiye’nin geri göndermeme ilkesini ihlal ederek mültecileri hukuksuz bir şekilde Suriye’ye geri gönderdiğini sürekli olarak belgelediği kaydedildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde “güvenli bölgeler” oluşturma vaadine rağmen, çeşitli kuruluşlar Türkiye’nin son birkaç gün içinde yüzlerce Suriyeliyi kendi kontrolündeki bölgelere geri gönderdiğini ve sadece son bir yıl içinde geri gönderilen binlerce kişiye yenilerinin eklendiğini belgeledi.

Okumadan Geçme  Esed rejimi ve Hizbullah teröristleri Deraa'da okullarda uyuşturucu satıyor

Bu geri dönüşler, Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerdeki Suriyeliler keyfi gözaltı, çatışmayla bağlantılı şiddet, gözaltında insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele, barınma, arazi ve mülkiyet hakları ihlalleri ve adalet mekanizmalarına erişim eksikliği ile karşı karşıya kalmaya devam ederken gerçekleştirildi ve zorla geri gönderilen mültecilerin hayatlarını tehdit etti.

Türkiye’nin tekrarlanan ihlallerine rağmen AB, sivil toplumun Türkiye’nin uluslararası hukuku alenen ihlal ettiğine dair ısrarlı uyarılarını dikkate almamış, bunun yerine mültecilerle ilgili sorumluluğu kendisinden Türkiye’ye ve diğer ülkelere kaydırmaya çalışmıştır.

AB-Türkiye anlaşmasının “geçici ve istisnai bir tedbir” olduğu iddiasına rağmen, süregelen gelişmeler bu istisnai durumun ve buna eşlik eden hak ihlallerine ilişkin hesap verebilirlik eksikliğinin “norm haline geldiğini” göstermektedir.

Acil eylem talepleri

Suriyeli örgütlerin açıklamasına göre AB’nin mültecileri sınırlarının dışında tutma çabaları, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin haklarının sayısız kez ihlal edilmesine ve zulüm sarmalının aşağıya doğru inmesine neden oldu.

AB’nin temel ilkeleri doğrultusunda hareket etme konusundaki isteksizliği ve sığınma hakkını tanıma konusundaki gönülsüzlüğü, Suriyeli mültecilere yönelik daha fazla şiddetin önlenmesi için düzeltilmelidir.

Açıklamayı imzalayanlar AB’yi, ilki Türkiye’deki Suriyeli ve diğer mültecileri hedef alan nefret söylemine karışan Türk siyasi parti ve şahsiyetlere derhal yaptırım uygulanması olan tavsiyeleri uygulayarak derhal harekete geçmeye çağırdı.

Okumadan Geçme  Alçak Putin İdlib'i vurdu, 7 Müslüman şehid oldu

Türkiye’nin AB İltica Direktifi’nin 38. Maddesinde tanımlandığı şekilde güvenli üçüncü ülke olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin, sivil toplum tarafından sağlanan bilgileri de içeren, Türkiye’deki Suriyelilere yönelik son dönemde artan saldırıları dikkate alan ve kamuya açık olması gereken güncellenmiş bir analizin yayınlanmasının yanı sıra, bildiriyi imzalayanlar AB’yi tavsiyeleri uygulamak suretiyle derhal harekete geçmeye çağırdı.

Örgütler, AB’nin Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığını anlar anlamaz Türkiye ile olan anlaşmasını feshetmesini tavsiye etti.

Bu arada açıklamada, Ankara’nın “güvenli bölge” olarak adlandırdığı yerler de dahil olmak üzere Suriyeli mültecilerin sınır dışı edilmesine son verene kadar Türkiye’ye yapılan tüm mali katkıların dondurulması gerektiği belirtildi. Açıklamaya göre, Türkiye’de Suriyeli mültecilere yönelik tüm şiddet vakaları kovuşturulmalı.

Açıklamaya göre, Türkiye’de Suriyeli mültecilere yönelik tüm şiddet vakaları kovuşturulmalı ve mali katkıların devam etmesi halinde AB, özellikle Avrupa Sayıştayı’nın Türkiye’deki mülteci tesislerinin yetersizliğine ilişkin son bulguları ışığında, Suriyeli mültecilerin finansmana anlamlı bir şekilde dahil edilmesini sağlamak için ciddi çaba sarf etmelidir.

Örgüt ayrıca, özellikle AB üye ülkeleri Suriye’yi güvenli bir ülke olarak tanımak için çaba sarf ederken, Suriye’nin Suriyeli mülteciler için güvenli bir ülke olmadığını kabul eden bir açıklama yapılması çağrısında bulundu.

Okumadan Geçme  Aşırı yağış Suriye'nin kuzeyinde 750 aileyi etkiledi

Irkçı söylem ve şiddet

30 Haziran’da Kayseri, Suriyeli bir mültecinin beş yaşındaki bir Türk kızına saldırdığı söylentisinin yayılmasının ardından Suriye çıkarlarına saldırıya dönüşen protestolara sahne oldu.

Kayseri Valisi olayın ayrıntılarını açıklayan bir bildiri yayınlayarak, Suriyeli mültecinin Danışmentgazi mahallesinde Suriye uyruklu bir çocuğa saldırdığını, bunun üzerine bölgedeki Türk yetkililer tarafından tutuklandığını ve çocuğun yetkili makamların koruması altına alındığını söyledi.

Vali, yetkililerin olayı yakından takip ettiğini sözlerine ekleyerek vatandaşları sakin olmaya ve resmi makamlar tarafından açıklananlar dışında herhangi bir davranışta bulunmamaya çağırdı.

Çocuğun uyruğuyla ilgili yanlış söylentinin yayılmasının ardından Suriyeli mültecilerin dükkanlarının yıkılıp yakılması ve araba ve motosikletler de dahil olmak üzere eşyalarının tahrip edilmesi de saldırganlık vakaları arasında yer aldı.

Suriyeli mültecilerin mülklerine saldıran vatandaş gruplarını belgeleyen video görüntüleri dolaşıma sokuldu ve görüntülere göre bölge sakinleri Suriyeli mültecilerin ülkelerine gitmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istifası talebiyle sokaklara döküldü.

Yetkililer Suriyeli dükkanlara yönelik saldırılara karışan 1.000’den fazla kişiyi tutukladı.