0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Washington’daki Komünizm Kurbanlarını Anma Fonu, Çin’in Batı’daki Uygur soykırımına yönelik baskılarını sürdürdüğü bir dönemde 17 Ekim’de bir sempozyum düzenledi. Toplantıda Çin’i sorumlu tutma konusu, Uygurların zorla çalıştırılmasını etkili bir şekilde engelleyen sonuçlar, karşılıklı zorluklar ve bunu çözmenin yolları tartışıldı.

Komünizm Kurbanlarını Anma fonunun “Pekin’in Uygurlara Devam Eden Baskısı” başlıklı sempozyumu, 18 Ekim’de başlayan yıllık Çin Forumu’nun arifesinde düzenlendi.

Toplantıdaki uzmanlar ve aktivistler, Çin’in Uygurlara yönelik baskısındaki son değişiklik, Uygur zorla çalıştırmada yeni eğilim, tedarik zincirindeki zorluk ve Uygur soykırımını sona erdirmek için alınacak önlemler hakkında en son araştırmalarını, önerilerini ve taleplerini sundular.

Toplantıda konuşan Komünizm Kurbanlarını Anma Fonu’nun eski büyükelçisi Andrew Bremberg, Uygur soykırımı konusunda geçen yıl diplomatik alanda “önemli ilerleme” kaydedilmesine rağmen, ABD hükümetinin tepki vermesinin daha güçlü olması gerektiğini söyledi. Andreu Bremberg şunları söyledi: “Açıkçası, diğer ülkelerde ve dünyada Uygurlara karşı işlenen insanlık suçlarına ve soykırıma dikkat çekme konusunda diplomatik alanda önemli ilerlemeler kaydedildi. Dr. Adrian Zenz’in Çin Komünist Partisi’nin geçen yılki suçlarını, özellikle de “Sincan Polis Belgelerinin” ifşa etme konusundaki çalışmalarından özellikle gurur duyuyorum”

Andreu Bremberg, çalışmanın dünyadaki bazı ülkelerin hükümet politikasındaki ve diplomasisindeki değişime katkıda bulunduğuna dikkat çekti. Ancak Andrew Bremberg, ABD hükümetinin geçen yıl Çin’in Uygur soykırımına yeterince tepki vermediğini de söyledi. Andrew Bremberg, hükümetin tepkisinden “derinden üzüldüğünü ve hayal kırıklığına uğradığını” ifade etti.

Andrew Bremberg şunları söyledi: “Her şeyden önce, ABD hükümetinin geçen yıl Çin’deki insan hakları ihlallerine verdiği tepkiye ilişkin kişisel görüşümden derin üzüntü ve hayal kırıklığımı ifade etmek istiyorum. Sürecin farklı aşamalarında hem umudun hem de umutsuzluğun işaretlerini gördük. Bir ABD vatandaşı ve eski bir hükümet yetkilisi olarak derin bir hayal kırıklığına uğradım. İnsan Hakları Konseyi’nin son toplantısı geçtiğimiz günlerde sona erdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin Komünist Partisi’ni sorumlu tutmak için herhangi bir çaba göstermediğini gördük. Aksi takdirde, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (Çin) de insanlığa karşı suç işlediğini kabul etmiştir.”

Komünizm Kurbanlarını Anma Fonu’nun konferans salonunda düzenlenen sempozyuma, hükümetin Uygurlara ve Uygurlara yönelik zulmü durdurma görevine dikkat çeken ajansta kıdemli bir araştırmacı olan Dr. Adrian Zenz başkanlık etti. Bugünkü toplantının amaçlarından birinin, çeşitli ülkelerin Çin’in Uygurlara yönelik vahşetini sona erdirmek için neler yaptığını gündeme getirmek olduğunu söyledi.

Adrian Zenz şunları söyledi: “Bu sefer çok fazla tanık ustalığı yok. Bu sefer ülkelerin neler yaptığını duymak istiyoruz. Bu vahşet uzun yıllardır devam etse de 2017 yılından beri daha iyi bilinmektedir. Şimdi altı buçuk yıl oldu. Bu süreçte neler yaşandı? Ne var ne yok? ABD hükümeti Ocak 2021’de soykırım ilan etse de sonu ne oldu? ABD hükümeti bunun için ne yaptı? “Diğer ülkelerin parlamentoları bunu tanıdı, ancak hükümetler bunu kabul etmedi.”

Adrian Zenz, Uygurlara yönelik vahşette hükümetlerin 1948’de kabul edilen Birleşmiş Milletler Her Türlü Soykırımın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini ciddiye almadığını vurguladı. Adrian Zenz şunları söyledi: “Hükümetler, 1948’de kabul edilen Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini ciddiye almadı. Vahşetin gerçekleşmesini nasıl önlersiniz? Biz insanlar, bizden çok uzakta gerçekleşen bir vahşetin kanıtlarına gerçek zamanlı erişime sahip olduğumuzda bir şey yapmaya gücümüz yetmedi.”

Uygur Hareketi Başkanı Ruşen Abbas, Amerikan Uygur Derneği Başkanı Elfidar Eltabir ve Kanadalı Çinli insan hakları aktivisti Anastasia Lin de Komünizm Kurbanlarını Anma Fonu sempozyumunda konuştu.

Çin’i uluslararası sorumluluğa getirmede karşılaşılan zorluklara değinen Uygur Hareketi Başkanı Ruşen Abbas, Müslüman ülkelerin Uygur meselesinde Tek Kuşak çizgisindeki sessizliğinin Çin sermayesi ve Çin’den gelen ekonomik çıkarlarla bağlantılı olduğunu söyledi. Ruşen Abbas, “Çin’in Kuşak ve Yol projesi bölgedeki birçok ülkeye büyük yatırımlar yaptı” dedi. “Pek çok ülke, Çin’in eylemlerini eleştirmesi durumunda, onunla olan ekonomik ve diplomatik bağlarının geride kalmakla tehdit edileceğinden açıkça endişe duyuyor” dedi. Ancak hükümetlerin Çin’i kamuoyu önünde eleştirmekten kaçınırken, Uygur davasının halk arasında güçlü olduğunu söyledi.

Ruşen Abbas şöyle devam etti: “Maalesef bu bölgelerdeki siyasi manzara çoğu zaman Uygur meselesini gölgede bırakıyor. Ülkeler Çin’e açıkça karşı çıkma konusunda temkinli olabilirler. “Bununla birlikte, hükümet yetkilileri Avrupa’dan daha akıcı görünmüyor, ancak bölgedeki taban seviyesindeki insanların Uygur davasına güçlü bir desteğe sahip olduğunu kabul etmek önemlidir.”
Ruşen Abbas’a göre Uygur hareketinin Kazakistan’a yaptığı son ziyaret bunun bir örneğidir.

Toplantıda Amerika Uygur Birliği Başkanı Alfidar Altabir, ABD’nin Uygurlarla ilgili önemli kanunlar çıkarmasına rağmen Doğu Türkistan halkının gerçekliğinde bir değişiklik yaşanmadığını, Uygurlar tarafından ezilmeye devam ettiklerini söyledi. Çin Komünist Partisi, Uygur Zorunlu Çalıştırmayı Önleme Yasası’nın tam olarak uygulanmasında hâlâ pek çok sorunun bulunduğunu ve ortaya çıktığını söyledi. Çin deniz ürünlerinde Uygur zorla çalıştırmanın kullanımına ilişkin yakın zamanda yayınlanan raporun yalnızca “Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası”nın sıkı bir şekilde uygulanması gerektiğini göstermekle kalmayıp, aynı zamanda Avrupa’daki diğer ülkelerin de bu yasaya uyması gerektiğini gösterdiğine dikkat çekti.

Elfidar Eltabir ayrıca ABD’ye, Uygur soykırımından sorumlu Çinli yetkilileri daha sorumlu tutması ve Uygurları bastırmak için ABD teknolojisinin kullanımına daha sıkı kısıtlamalar getirmesi çağrısında bulundu.

Elfidar Eltabir şunları kaydetti: “Çinli yetkilileri sorumlu tutmak için de mevcut tüm araçları kullanmalıyız. Çinli yetkililer, işledikleri soykırım nedeniyle daha fazla sorumlu tutulmalı. Batılı şirketler hâlâ soykırım bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Amerikan şirketleri hâlâ soykırıma karışan Çinli şirketlere teknoloji satıyor. Çin hükümetinin soykırım politikalarını destekleyen şirketlere yatırım yapmak. “Amerikan teknolojisinin veya sermayesinin Çin Uygur soykırımına karışan şirketlerin eline geçmemesini sağlamalıyız.”

Komünizm Kurbanlarını Anma Fonu’nun düzenlediği “Pekin’de Devam Eden Uygur Zulmü” konulu seminerde “Çin: Uygurların Trajedisi” başlıklı belgesel de gösterildi. Roman Franklin ve Francis Reinhart’ın yönettiği bu belgesel, gizli belgelere, Çinli yetkililerin talimatlarına, görgü tanıklarının ifadelerine, raporlara, canlı fotoğraflara dayanarak Uygur katliamının nedenlerini, vahşetini ve Çin hükümetinin Uygurları nihai olarak yok etme girişimlerini inceliyor.

Kaynak: RFA