Olayın hemen ardından Tahran polis şefi Hossein Rahimi, saldırganın “iki küçük çocuğuyla birlikte kişisel gerekçelerle büyükelçilik binasına girdiğini” ve “İran polis güçlerinin ani tepkisi” üzerine tutuklandığını iddia etti.
Ancak saldırıya ilişkin büyükelçiliğin güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerinde, otomobilde saldırgan dışında yolcu bulunmadığı açıkça görülüyor.
Tahran polis şefinin ilk yalanından itibaren bir senaryo kurulmuş gibi görünüyor.
Tahran polis şefinin ikinci yalanı, İran polis gücünün ani tepkisidir; bu açıklamalara cevaben Azerbaycan büyükelçiliği, Tuğgeneral Rahimi’nin anlattıklarının yanlışlığını açıkça gösteren, silahlı bir kişinin saldırısına ilişkin üç video yayınladı.
Güvenlik görevlilerinin büyükelçiliğe girmesinin ardından silahlı bir İran vatandaşı, özel aracıyla büyükelçilik binası önünde park halinde bulunan araca arkadan çarptı, ardından binanın önünde İran polisine el sallayarak binaya girdi ve çarpıştı.
Bu çatışma birkaç dakika sürdü ve sonunda elçilik içindeki görevlilere teslim olmak zorunda kaldı.
Bu kişinin büyükelçiliğe girdiğinde yalnız olmasına ve çatışmanın üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen, polis şefi Rahimi’nin söylediğinin aksine, “İran polis güçlerinden acil bir müdahale” olduğuna dair bir işaret yoktu.
Büyükelçilik görevlilerinin arayıp yaralılar için acil yardım istemesi üzerine uzun süre sonra olay yerine güvenlik güçleri ve polis sevk edildi.
Bu arada Azerbaycan Cumhuriyeti güvenlik yetkilisi ülkenin “Report” haber ajansına yaptığı açıklamada, bunun son iki yılda ülkenin İran’daki büyükelçiliğine yönelik beşinci saldırı olduğunu söyledi.
Bu olayın hemen ardından SEPAH’a bağlı medya ve yargı, silahlı kişinin “gözaltına alınan eşini kurtarmak için” büyükelçilik binasına saldırdığını yazdı.
Bu konu Azerbaycan hükümeti tarafından hemen yalanlandı ve İran medyasının saldırganın çocuğu olarak adlandırdığı genç kız, annesinin büyükelçilikte değil Azerbaycan Cumhuriyeti’nde olduğunu ve kendisi ile görüştüklerini açıkça söyledi.
Birkaç saat sonra İran adli makamları, bu şahsın Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşı olan eşinin bir yıl önce ülkelerine döndüğünü ve şahsın kendisinin İran adli makamları aracılığıyla bu konuda bilgilendirildiğini söyledi.
Marand’ın Yekan Olya köyünde dünyaya gelen 54 yaşındaki Yasin (Safar) Huseynzadeh, 1987 yılında İran Devrim Muhafızları saflarına katıldı ve İran-Irak Savaşı sırasında kısa bir süre 31. Aşure Tümeni’nde savaştı. Savaşın bitiminden sonra Tebriz’de Devrim Muhafızları Kolordusu’nda ağır makine şoförü olarak çalışmaya devam etti. 1999 yılında SEPAH’tan kendi isteğiyle emekli oldu ve meyve ve bal ticareti ile uğraştı.
O yıllardan itibaren Tahran’a yerleşerek yılın birkaç ayı Tahran’da, geri kalan zamanlarında babasının Marand ilçesine bağlı Yakan Olya köyünde ve Ordaklı bölgesinde yaşadı.
1999’dan 2006’ya kadar Marand’daki Yaldur Camii’nin paramiliter Besiç kuvvetlerinin komutanı olan Yasin Hüseyinzade’nin, Besiç karargahı ile bağlantısını sürdürdüğü ve katıldığına dair haberler var.
27 Ocak 2023 sabahı Yasin Hüseyinzade büyükelçiliğe Kalaşnikof AK-47 silahıyla saldırdı. Saldırının ardından İran polisine teslim edilmeden önce Azerbaycan büyükelçiliği korumalarının elindeki silahın fotoğrafı yayınlandı.
Azerbaycan Büyükelçiliği güvenlik teşkilatının bir çalışanına göre, silahın seri numarası sahte ve şarjörünün seri numarası N—12067, şu anda iç kaynaklar tarafından araştırılıyor.
Bu silah İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerine ait olmayıp, bu seri keşfedildikten sonra 15 Haziran 2008 tarihinde Loristan Polis Bölgesi Asayiş Komutanlığı tarafından teslim alınmıştır. Ve en azından Mart 2021’e kadar Zanjan vilayetinde polis güçleri tarafından bulunan silah ve mühimmat bir depoda tutuldu.
Silah Yasin Hüseyinzade’ye nasıl ulaştı?
İran’ın güvenlik ve polis güçleri önce bu soruya cevap vermelidir.
Azerbaycan devletinin vardığı sonuç, bunun bir terör eylemi olduğu ve saldırganın silahlandırılmasının İran makamları tarafından gerçekleştirildiği, dolayısıyla ona silah sağlamak onların işi olduğu yönündedir.
Bir ülkenin büyükelçiliğine silahlı saldırı, olayın terör eylemi veya aile içi çatışma olmasına bakılmaksızın terör eylemi olarak kabul edilir.
Saldırganın Devrim Muhafızları ile geçmişteki ve günümüzdeki bağlantıları ve işbirliği dikkate alındığında bu saldırının “kesin ve planlı bir operasyon” olduğu değerlendirilebilir.
İran güvenlik teşkilatları bu şahsın ailevi ihtilaflarından haberdar oldukları için bu durumu fırsat bilerek ailevi ihtilafları bahane ederek Azerbaycan Cumhuriyeti büyükelçiliğine saldırmışlar ve böyle bir operasyona başvurmuşlardır.
Tüm yaşananlar dikkate alındığında saldırının bir terör eylemi olma olasılığı daha açıktır ve bunun sebebini İran ile Azerbaycan arasındaki farklılıklarda aramak gerekir.
Azerbaycan ile İran arasındaki en büyük anlaşmazlık, İran makamlarının Azerbaycan Cumhuriyeti’nin topraklarındaki askeri üsleri İsrail’e verdiği suçlamasından kaynaklanmaktadır.
Diğer bir tartışma konusu da İran hükümetinin kabul etmekte zorlandığı Taleh Yusifov meselesi.
Taleh Yusifov, Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs güçleri tarafından kontrol edilen ve Azerbaycanlı radikaller tarafından örgütlenen paramiliter “Hüseyniyyun” grubunun bir üyesiydi ve İran’ın vekil güçlerinin bir parçası olarak Suriye ve Irak’ta terör faaliyetlerine katıldı.
10 yılı aşkın süredir İran korumasını kullanan ve Azerbaycan tarafından aranan, Kasım Süleymani’nin “Hac Taği” dediği Taleh Yusifov, 2005’ten bu yana birçok kez İran’ı ziyaret ederek İran vatandaşlığı aldı.
Taleh Yusufov, ailesiyle birlikte Tahran’ın kuzeyindeki bir bölgede yaşıyordu ve Devrim Muhafızları’nın koruması altındaydı. Ali Khamenei’nin 2020’de Afgan savaşçılar ve ölen “Zeinabiyyun” savaşçılarının aileleriyle yaptığı görüşmeye bile katıldı.
Azerbaycan Cumhuriyeti Güvenlik Servisi (SSC), Yunis Seferov’un halefi Yusifov’u ömür boyu hapis cezasına çarptırarak, kendisini Gence’nin yürütme başkanına suikast düzenlemek ve onlarca başka terör eylemi işlemekle suçlayarak arıyordu.
Yıllardır Suriye’de Devrim Muhafızları ile birlikte “Hacı Taği” adıyla faaliyet gösteren Taleh Yusifov, Rusya ile Devrim Muhafızları arasında IŞİD’in kontrol ettiği mevziler konusunda çıkan anlaşmazlık sonrasında Rus devleti tarafından tutuklanarak Azerbaycan’a teslim edildi.
Taleh Yusifov, SEPAH’ın Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki en önemli üyesiydi, ancak hapisteyken Azerbaycan güvenlik güçlerine hangi bilgileri verdiği şu anda belirsiz.
Bu, İran’ın güvenlik alanında Azerbaycan’a karşı aldığı en büyük yenilgidir. Azerbaycan büyükelçiliğine düzenlenen saldırı ve büyükelçilik güvenlik görevlisinin öldürülmesi Taleh Yusifov’un tutuklanmasının intikamı olarak değerlendirilebilir.
Kaynak: Gunaztv