Etkinlikte Çin’in Uygurlara yönelik devam eden zulmüne karşı ABD’nin acilen harekete geçmesi çağrısında bulunuldu. Yarkent-İlişku katliamı, 28 Temmuz 2014 tarihinde Çin güvenlik güçlerinin işgal altındaki Doğu Türkistan’ın Yarkent ilçesinde barışçıl Uygur protestocuları acımasızca bastırmasıyla meydana geldi.
Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti (ETGE), X’te kısa süre önce yayınladığı bir mesajda, “ETGE ve ETNM öncülüğünde DC’deki #Uygurlar, 3.000 ila 5.000 Uygur’un Çin güçleri tarafından öldürüldüğü 2014 Yarkent Katliamı’nın 10. yıldönümünü andı ve ABD Hükümetini #Çin’in devam eden #UygurSoykırımını sona erdirmek için harekete geçmeye çağırdı.” diyerek anma töreninin önemini vurguladı.
Raporlar, şiddet olayları sırasında 3.000 ila 5.000 Uygur’un Çin güçleri tarafından öldürüldüğüne işaret etmekte ve Uygur halkının Çin hükümetinin ellerinde karşı karşıya kaldığı soykırımı keskin bir şekilde hatırlatmaktadır.
Yarkent katliamı, Çin hükümetinin Uygurlara karşı uyguladığı çok yönlü baskıyı gözler önüne sermektedir. Ayrım gözetmeyen güç rutin olarak kullanılmış, Uygurlar “çete” ve “ayrılıkçı” olarak damgalanmıştır. Dahası, Çin hükümeti ölü sayısını örtbas ederek, gerçeği ortaya çıkarmayı amaçlayan internet kullanıcılarını tutuklamıştır.
Anma etkinliğinde Uygur liderler ve aktivistler ABD’yi Tibet’e yönelik yaklaşımına benzer şekilde Doğu Türkistan için de Çin’e karşı daha sağlam bir duruş sergilemeye çağırdı.
ABD Senatosu’nun Uygur Politikası Yasası’nın kabul edilmesini ve Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Doğu Türkistan meseleleri için bir Özel Koordinatör atanmasını istediler. Konuşmacılar, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının yeniden tesis edilmesinde ABD desteğine duyulan kritik ihtiyacı vurgulayarak, zulmün durdurulması ve Uygur halkı için adaletin sağlanması için uluslararası müdahalenin öneminin altını çizdiler.
Doğu Türkistan’da Devam Eden Müslüman Türk Soykırımı
Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan’da ÇKP rejimi başta Uygurlar olmak üzere Müslüman Türk halklarına karşı soykırım yapmakla suçlanıyor.
2017’den itibaren açmış olduğu toplama kamplarında, insanlık onurunu ayaklar altına alan her türlü işkence, zulüm, tecavüz ve asimilasyon uygulamaları ile yaklaşık 3 milyona Müslüman Türke soykırım uyguladı.
Toplama kamplarında ve cezaevlerinde kurduğu sistemle başta Uygurlar olmak üzere Doğu Türkistan’ın Müslüman Türk halkını zorunlu çalıştırmaya tabi tutarak, Uygurların kanlı emeğini Batı ve İslam ülkelerine ihraç ediyor.
Doğu Türkistan’da halihazırda devam eden soykırımda, zorunlu çalıştırma, zorunlu doğum kontrolü, zorla kısırlaştırma, aileleri parçalayarak erkekleri toplama kampı ve cezaevlerine atarak, çaresiz ve savunmasız kalan kadınları da Han Çinlisi erkekler ile başbaşa bırakma, Müslüman Türk çocuklarını ailelerinden ayırarak asimile etmek gibi uygulamalar halen devam etmektedir.
İnsan hakları örgütleri ve uluslararası medya tarafından yapılan araştırmalar, bir milyondan fazla Uygur’un Çin hükümeti tarafından aşırıcılıkla mücadele önlemleri olarak tanımlanan sözde “yeniden eğitim kamplarında” veya “mesleki eğitim merkezlerinde” gözaltına alındığını göstermektedir.
Kültürel ve dini baskılar da Uygur camilerinin ve mezarlıklarının yıkılması ve dini uygulamalara getirilen katı kısıtlamalarla kendini göstermektedir.