Düşünen insan… Bu vasıf bir aksiyon adamından beklenmesi gereken kıymetin yüzde elliden fazlasıdır.
Evet, düşünen insan… Önce bu nokta aranacak… Doğru veya yanlış düşünülüp düşünülmediği ise işin ötesi…
Balığı evvelâ suda görmek lâzım… Bu esas… Onun nasıl bir balık olduğu, ne yaptığı ve neye yaradığı, sonra gelen keyfiyet…
Hakikati aramanın âleti olan düşünce en üstün filozoftan en sade köylüye kadar pay dağıtan bir nimet olmak vasfiyle her işde o işin belirttiği çapa göre önceden aranır. Yoksa, dağdan kopup üstümüze gelen bir kayaya lâf anlatırcasına bir vaziyet doğar ki, azabın en büyüğü işte bu hâlden gelir.
Düşüncede en büyük hisseye sahip olması gereken içtimaî ve siyasî toslayışlarda ihtilâl ve inkılâpların düşünce payı küçülecek olursa felâket payı büyüdükçe büyür ve geride silâhı manivelâ diye kullanan fikirsiz bir kuvvetten başka bir şey kalmaz.
Silâhla fikir arasında o kadar ince bir münasebet vardır ki, âlet fikrin emrine geçmeyecek ve kendisini fikir diye gösterecek olursa belâ işte o zaman kopar; ve hakikât ağırlığını kaldırmaya memur manivelâ, yükü başımıza düşürmüş olur. Bu kıldan ince, kılıçtan keskince nükteyi takdir edici insan, “emir ve komuta zinciri”ni elinde tutmaya ve ona söz vermeye lâyık olur.
Tarihimizi açıp bakın; memleketimizde bütün askerî ve sivil baş kaldırışlar gayelerine yüzde yüz aykırı olarak “şeriat isterük!” diye başlamış, “kelle isterük!” nârasiyle sürmüş, “hürriyet, adalet, müsâvat!” yalanına dönüşmüş ve bu hareketin evvelkisine dek sağlam bir ideoloji ve dünya görüşü hizmetine girememiştir. Bunlar, ellerine geçirdikleri hükümet çarkına daima parmaklarını kaptırmışlardır.
Yanlışın, kötünün, çirkinin tepesine indikten sonra yepyeni bir asliyet getirici Anadolu ruh köküne yakınlığını ve “nakarat” ezberciliğinden uzaklığını gösterici bir inkılâp…
Bunu bekliyoruz! ..
Sadece beklemekle kalmıyoruz!
Tarih de bizi bekliyor!..
Salih Mirzabeyoğlu
İslâma Muhatap Anlayış
“Teorik Dil Alanı”
Sayfa: 181-182-183