Nöbetçi Eczaneler
9 Aralık 2021 tarihinde, Birleşik Krallık, Londra’daki bağımsız Uygur Mahkemesi, uzmanlar, kamptan kurtulanlar, diaspora üyeleri, insan hakları aktivistleri ve Urumçi’den eski bir Çinli polis memuru tarafından sağlanan kapsamlı delillere ve şahitliklere dayanarak, Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı işlenen suçların insanlığın tanımladığı en yüksek suçu oluşturduğu sonucuna vardı: Soykırım.
Uygur Mahkemesine ek olarak, ondan fazla ülkenin parlamentosu da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) işgal altındaki Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Müslüman Türk topluluklarına karşı soykırım ve insanlığa karşı suç işlediğini kabul etmiştir. Ağustos 2022’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (OHCHR) raporu işkence, kitlesel keyfi gözaltılar ve ailelerin ayrı tutulması gibi ihlalleri doğrulamış ve Çin hükümetinin eylemlerinin “insanlığa karşı suç teşkil edebileceği” sonucuna varmıştır.
Geçtiğimiz üç yıl boyunca, ÇKP’nin suçlarını kanıtlayan delillerin artmasına rağmen Uygur soykırımı hız kesmeden devam etti. Uygurların haksız yere hapsedilmesi devam etmekte olup, araştırmalar Çin hükümetinin Uygurları toplamda 4,4 milyon yıl hapis cezasına çarptırdığını göstermektedir. Dr. Adrian Zenz’in bulguları, devlet tarafından dayatılan Uygur zorla çalıştırmanın en azından 2025 yılına kadar devam etmesinin beklendiğini ve Uygur zorla çalıştırma ile bağlantılı tedarik zincirlerine sahip endüstrilerin büyüyen listesine şimdi deniz ürünleri ve ilaçların da eklendiğini ortaya koydu. Bu arada, Uygur mirası ve kimliği ÇKP’nin asimilasyon politikaları nedeniyle yok olmak üzeredir. Son bulgular, hükümetin yüzlerce Uygur köyünün adını değiştirdiğini ve Uygur dini, tarihi ve kültürel referanslarını Çin hükümetinin ideolojileriyle uyumlu isimlerle değiştirdiğini gösteriyor.
Uygur Soykırımını Anma Günü ve Soykırım Sözleşmesinin 76. yıldönümü münasebetiyle Uygur Hareketi İcra Direktörü Ruşen Abbas şunları söyledi: “Bugün, Uygur halkının maruz kaldığı insan hakları ihlallerinin ve Soykırım Sözleşmesi kapsamında verdiğimiz sözlerin yerine getirilmediğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıdır. Bağımsız mahkeme ÇKP’nin soykırımını doğruladı ve harekete geçme aciliyetinin altını çizdi. Böylesi bir kararlılık ve farkındalık anlamlı bir değişim için harekete geçmeyi gerektirir. Bunu yapmamak Sözleşmeyi ve ‘Bir Daha Asla’ taahhüdümüzü zayıflatır. Uluslararası toplum retoriğin ötesine geçmeli ve Çin’in devam eden Uygur soykırımını sona erdirmek için somut adımlar atmalıdır.”
Uygur Hareketi, Uygur toplumuyla dayanışma içinde olup tüm tarafları Soykırım Sözleşmesinin temel amacı olan soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması üzerinde düşünmeye davet etti. Doğu Türkistan’da devam eden durumun, dünyanın bu taahhüt ve yükümlülüğü yerine getirme sorumluluğunun bir kanıtı olduğunu söyledi.
Bu vesileyle Uygur Hareketi, Küresel Koruma Sorumluluğu Merkezi, Uluslararası İnsan Hakları Servisi ve Cenevre’deki ABD Uluslararası Örgütler Misyonu, Kaybedilenlerin Hikayeleri başlıklı bir etkinlik düzenledi: Uygur halkının içinde bulunduğu kötü duruma ışık tutmak, mağdurların ve ailelerinin seslerini duyurmak ve adalet ve hesap verebilirlik konularında küresel bir diyalog başlatmak amacıyla Cenevre’de Uygur İnsan Hakları Üzerine Bir Film Gösterimi ve Panel.