Nöbetçi Eczaneler
28 Temmuz 2014’te işgal altındaki Doğu Türkistan’ın Yarkent eyaletinin İlişku kentinde ÇKP rejiminin devlet politikası olan katliam-vahşet uygulamalarından birisi olan Yarkent-İlişku Katliamı gerçekleşti. Savunmasız sivil halka her türlü silahlarıyla saldıran ÇKP rejimi tahmini olarak 3 ila 5 bin Uygur Türkünü katletti.
Tüm dünyada devam eden Uygur soykırımını anlatmak için faaliyetlerde bulunan Uygur Hareketi ÇKP rejiminin Yarkent-İlişku Katliamı’nın 9. yılında bir basın bildirisi yayınladı.
Halen devam etmekte olan Uygur Soykırımına da dikkat çeken Uygur Hareketi, Yarkent-İlişku Katliamı’nın aziz şehidlerini andı. Basın bildirisinde şunlar kaydedildi:
Uygur Hareketi (CFU), acı ve kederle kazınmış bir gün olan Yarkent katliamının dokuzuncu yıldönümünü anıyor. 28 Temmuz 2014’te ve takip eden günlerde, Yarkent’teki acımasız Çin güvenlik güçleri tarafından masum Uygur protestocuların üzerine tarifsiz vahşetler salındı. O karanlık günün yankıları bugün daha da şiddetli bir şekilde yankılanıyor. Baskıcı devlet politikaları acımasızca yoğunlaştı ve milyonlarca Uygur’un ve diğer Türk halkının gözaltına alınmasına yol açtı ve bu bir soykırımdan başka bir şey teşkil etmiyor.
Yine de, dokuz uzun yıl geçmesine rağmen, Temmuz 2014’te meydana gelen dehşet hakkındaki gerçekler gizlilik ve aldatmaca içinde belirsizliğini koruyor. Belirsizlik perdesi, tutuklanan, öldürülen ve kaybolan sayısız bireyin kaderini örter. Geride kalan ailelerin acısı, şeffaflık, hesap verebilirlik ve adaletin yokluğuyla daha da şiddetleniyor. Katliamın ardından, Doğu Türkistan’ın üzerine bir sessizlik perdesi çekildi, internet ve telefon iletişimi aniden kesildi ve etkilenenlerin sesleri boğuldu. İğrençliğe ek olarak, Çin devlet medyası ölümlerin sayısını sürekli olarak manipüle etti ve trajedinin büyüklüğünü dünyanın bilincinden sildi.
Uygur Hareketi İcra Direktörü Ruşen Abbas, kurbanlar için derin üzüntüsünü dile getirdi ve Uygurların kötü durumunu ele almak için yeniden harekete geçme çağrısında bulundu: “Bugün, Yarkent Katliamı’nda kaybedilen hayatların yasını tutarken, kendimizi Uygur halkı için adalet ve özgürlük için savaşmaya yeniden adamalıyız. Doğu Türkistan’da, kendi kız kardeşim Dr. Gülşen Abbas da dahil olmak üzere masum bireyler, büyük zulüm ve adaletsizliklerle karşı karşıya kalarak uzun süreli cezalara katlanmaya devam ediyor. Çin hükümetinin baskıcı politikaları altında Uygurların karşılaştığı akıl almaz acı ve travmaya göz yummayı göze alamayız. Uluslararası toplumdan Uygurlarla dayanışma içinde olmalarını, hesap verebilirliği, adaleti ve bu soykırımın sona ermesini savunmalarını rica ediyorum.”
Yarkent Katliamı, Çinli yetkililerin meşru kültürel, dini ve politik ifadeleri bastırmak için kullandıkları acımasız taktiklerin açık bir örneği olarak duruyor. Uygur Hareketi, uluslararası toplumu bu vahşetleri kınamaya ve failleri eylemlerinden sorumlu tutmaya çağırıyor. Sadece birleşik çabalar ve sarsılmaz kararlılıkla Uygur halkının acılarına son verebiliriz.